Monday 31 December 2007

Mutlu yıllar

Avustralya 2008’e "merhaba" dedi.
Sydney’in simge haline gelen Liman Köprüsü kıyısında toplanan yüz binlerce kişi yeni yıla muhteşem havai fişek gösterisiyle girdi.

Sunday 30 December 2007

BM, 2008'i patates yılı ilan etti

Birleşmiş Milletler mahsulün önemini vurgulamak için 2008’i patates yılı ilan etti. Patatesin dünyada 1 milyar kişi tarafından tüketildiğini açıklayan BM dünyada açlığın hayati önem taşıdığını ve önümüzdeki 12 yıl içinde 2 kat artacağını vurguladı.

Önümüzdeki 20 yılda dünya nüfusunun 100 milyon artacağını ve gelişmekte olan bu artışla birlikte patatesin hem kolay yetiştiğine hem de bol miktarda C Vitamini içerdiğine dikkat çekti.

Birleşmiş Milletlerin bu kampanyası bazılarınının eleştirisini aldı. ’Kadın hakları’ ’Krizler’ ’nükleer ptrogramlar’ gibi konuların daha önemli olduğunuı savunanlar da oldu.

En SALAK kehanetler!

Salaklık kendi kendinin pazarlamacısıdır. Çenesini tutmayı öğrenemeyen insanlar tarihi salaklıklara imza attılar... Geleceğe damga vuran buluşlar için öyle salakça kehanetlerde bulundular ki sormayın! İşte tarihin en salakça kehanetleri....


Başka icat olmaz!: ABD Patent Dairesi Müdürü Charles Duell, 1899 yılında: "İcat edilebilecek her şey icat edilmiştir" dedi.

Elektrik tarih olacak: Oxford profesörü Erasmus Wilson 1878 yılında; "Bu yılki Paris fuarı bittiğinde 'elektrik ışığı' da onunla birlikte bitecek ve bir daha sözü edilmeyecek" dedi.

Otomobil satılmaz: Literary Digest dergisi, 1899 yılında; "Otomobilin elbette bisiklet kadar yaygın kullanımı olmayacak" tespitini yapti.

Telefon çok kusurlu: 1876'da yeni teknolojiyi reddeden Western Union yöneticisi: "Bu telefon denen şeyin bir iletişim aracı olarak düşünülmesi için çok fazla kusuru var. Bu alet hiç işimize yaramaz" dedi.

Mikroplar saçma teori: Fransiz fizyoloji profesörü Pierre Pachet, 1872 yılında; "Louis Pasteur'ün mikroplar teorisi saçma sapan bir kurmaca" dedi.

Uçak imkansiz: İngiliz Kraliyet Cemiyeti Başkani Lord Kelvin, 1895 yılında;"Havadan uçan ağır makineler yapmak imkansizdir" dedi. Fransiz harp okulu'nda askeri strateji dersi veren Mareşal Ferdinan Foch, I.dünya savaşı'ndan önceki günlerde, "Uçaklar ilginç oyuncaklar ama hiç bir askeri değerleri yok" dedi.

Sesli sinema saçmalık: Warren Bros stüdyolarının yöneticisi H.M.Warner 1927 yılında sesli film teknolojisini reddedip, "Oyuncuların konuşmalarını kim dinlemek ister ki?" dedi.

Radyoyu kim ne yapsın: Radyonun öncüsü David Sarnoff'un iş ortaği 1920'lerde neden Sarnoff'un radyosuna destek vermediğini şöyle açıklıyordu: "Telsiz müzik kutusunun hayal edilebilecek hiç bir ticari değeri yok. Belirli bir kişiye gönderilmemiş bir mesaj için kim para öder ki?"

Televizyon mümkün değil: Mühendis Lee Deforest, 1926 yılında şu kehanette bulundu: "Televizyon, teorik ve teknik olarak mümkün olsa da ticari ve mali açıdan imkansızdır."

Kimse evine bilgisayar almaz: İBM yöneticisi Thomat Watson 1943 yılında, "Dünyada belki beş bilgisayarlık bir pazar ancak var" dedi. Popüler Mechanics dergisi ise "Gelecekte bilgisayarlar 1.5 tondan daha ağır olmayacak" kehanetinde bulundu. Digital Equeipment Corporation'in kurucusu Olsen ise 1977 yılında şöyle diyor: "İnsanların evlerine bilgisayar almak istemeleri için hiç bir sebep yok"

Saturday 29 December 2007

Makedonya: "Bilgisayar Uzmanlarının Ülkesi"

Kuponlar, bilişim eğitimi ve ücretsiz çevirmeli İnternet, hükümetin Makedonya'nın dijital dünyadaki varlığını güçlendirmek için sağladığı hizmetlerden bazıları. Ancak hala bazı engeller var.

Hükümet, Makedonya'daki bilgisayar ve İnternet kullanıcısı sayısını artırmak amacıyla "Makedonya: Bilgisayar Uzmanlarının Ülkesi" adlı bir program uyguluyor. Ülkede bugün, büyük ölçüde yaşam standartlarının düşük olması ve bilgisayar ve İnternet kullanımının pahalı olması nedeniyle bilgisayar ve İnternet kullanıcısı sayısı oldukça az.

Başbakan Nikola Gruevski, programa duyulan ihtiyacı açıkladığı konuşmasında, "21. yüzyılın merkezinde dijital dünyayla yakınlık, İnternet ve küresel ağ oluşturma yer alıyor. Makedonya ile dünya ekonomileri arasındaki dijital uçurumun genişlemesine izin veremeyiz." dedi.

Program üç ana bileşene sahip: Birinci safhada üniversite son sınıf öğrencilerine 200 avro değerinde kuponlar veriliyor. Bunları bilgisayar satın almakta kullanabiliyorlar. Eğitim bakanlığına göre, tahminen 10 bin son sınıf öğrencisine kupon verildi.

Kuponlar, sisteme kayıtlı herhangi bir bilgisayar mağazasında geçmekle birlikte, 15 Aralık'a kadar kullanılmaları gerekiyordu. İçişleri ve maliye bakanlıkları, sahtekârlığı önlemek için kullanılmayan kuponları geçersiz kıldılar.

Bu arada hükümet de, isteyen herkesin katılabileceği ücretsiz bilgisayar kursları düzenliyor.

Son olarak, bütün vatandaşlara ücretsiz İnternet hizmeti sağlama yönünde adımlar atılıyor. Ülkede, 50'si faaliyet halinde olmak üzere toplam 200 ücretsiz İnternet kafe açılacak.

Alternatif olarak, bütün evlere ücretsiz çevirmeli bağlantı sağlanacak ve İnternet vergi ve telefon ücretleri muaf tutulacak.

Hükümetin kampanyası Makedonya'nın dijital manzarasını değiştirme potansiyeline sahip olmasına karşın, bariz eksiklikleri yüzünden bazı eleştirilere de hedef oldu.

Örneğin, birçok hane İnternet erişimi için gereken telefon hattına sahip olmadığı için ücretsiz çevirmeli bağlantı avantajından yararlanamıyor.

Bu arada öğrenciler de, kupon programının masraflarını yeterli düzeyde karşılayamadığını söylüyorlar. Pek çoğu kuponun değeriyle bilgisayarın gerçek fiyatı arasındaki farkı ödeyemedi. 200 avroya ikinci el bir bilgisayar ve monitör alınabilirken, kuponlar yalnızca yeni bilgisayarlar için geçerliydi.

Haberin linki Setimes

Peru’da sıradışı festival

Peru’da’ki geleneksel ‘dövüş festivali’nde yumruklar konuştu. Perulular, sıkıntılarını birbirlerini yumruklayarak gidermeye çalıştı. Peru’nun güneyindeki Cuzco kenti, sıradışı bir festivale ev sahipliği yapıyor.

Festivalin adı da kendi gibi sıradışı: Dövüş festivali. Festival, dans gösterileri ve dini törenle başlıyor, ancak diğer festivaller gibi devam etmiyor.

Festivalde, yeni yıl öncesi hediyeler vermek yerine, yumruklar konuşuyor.

Festivale katılanlar, geçmişteki sıkıntıları unutup, yeni yıla yeni bir başlangıç yapabilmek amacıyla yumruklaşıyor.

Bu şekilde insanların kişisel ya da ekonomik problemlerini dışa vurdukları ve rahatladıkları varsayılıyor.

Festivale gençlerin yanısıra, kadınlar ve çocuklar da katılıyor.

Friday 28 December 2007

Fareler kapışılıyor!

Ruslar evlerine fare ve sıçan almaya başladı. Fareler kapış kapış gidiyor. Çin astrolojisine göre Fare Yılı olarak ilan edilen 2008 yılına günler kala Moskova'daki hayvan dükkanlarında fare ve sıçan satışlarında patlama yaşandı.

Sevdiklerine yılbaşı hediyesi almak amacıyla hayvan dükkanlarına akın eden Moskovalılar fare ve sıçanları adeta kapışıyor. Moskova'nın en kalabalık yerlerinden sayılan Abrat sokağındaki dev evcil hayvan mağazası, müşterilerin sıçan ve fare talebini karşılamakta güçlük çekiyor.

Dükkan görevlilerinden İrina Samsonova yaptığı açıklamada, "Fare Yılı ilan edilen 2008 yılı öncesinde fare ve sıçanlara yönelik talep yükseldi. Özellikle sarı sıçanlar çok satılıyor. Aralık ayında sıçan ve fare satışlarında yüzde yüze yakın bir artış yaşandı. Ev koşullarına alışmış bu hayvanların bakımı çok basittir. Bunun için sadece uygun bir kafes satın almak ve bu kafesi gıdayla doldurmak yeterlidir" şeklinde konuştu.

Nataşa Kerjokova isimli müşteri de "Yeni yılın Fare Yılı olması dolayısıyla ben de sarı sıçan almaya karar verdim. Sıçanları çok seviyorum. Yeni hayat arkadaşımla iyi anlaşacağımızı ümit ediyorum" dedi. Svetlana Zubkina ise "Ailece hayvanları çok severiz. Evde papağan besliyoruz. Kızımın ısrarı üzerine bu kez de fare satın almak için bu dükkana geldik" diye konuştu.

Thursday 27 December 2007

İnsanın ilk sözü neydi?

Konuşmayı öğrenen insanın söylediği ilk söz ne oldu? İşte insanlık tarihine ilişkin bilgiler... insanın ilk kelimesi neydi?

İnsanın, konuşmayı öğrenince ilk kelimesi ne oldu? O kelime bugün bile çok değerli...

Gaziantep Üniversitesi Tıbbi Biyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Arslan, 'insanlığın bilinenin aksine 65 bin yıldır konuştuğunu' söyledi. Aslan'a göre insan ilk önce ağıl ve mal kelimelerini bulmuş.

İLK KELİMESİ "MAL" OLDU Arslan, 'insanlığın yaklaşık 65 bin yıldan bu yana konuştuğunu' kaydederek, şunları söyledi: 'Bana göre insanoğlu 65 bin seneden beri konuşuyor. İlk modern insanların ya da modern insanlığın ataları, uzun bir süre içinde değil çok kısa bir zamanda deneme, sınama ve gözlemleme yoluyla ilk olarak hayvanları evcilleştirmişlerdir. İlk insanlar, evcilleştirdiği hayvanları koyduğu yere, bugün de kullanılan 'ağıl' hayvanlara da 'mal' adını vermiştir. Bu iki kelime çok eski kelimeler, yani ticaret, kültür ve medeniyetlerin temelini oluşturuyor. Bu da bize insanların 65 bin yıldan bu yana konuştuğunu gösteriyor.'

İNSAN 65 BİN YILDIR KONUŞUYOR Anadolu, Orta Asya, Kafkasya ve İran bölgesine bakıldığında 60 bin yıllık bir kültürün yaşadığının görüldüğünü savunan Arslan, sözlerini şöyle sürdürdü: 'İnsanoğlu yazdığı ilk simgelere 'cızzık' diyor, daha sonra 'tamgalara' geçilmiş. Alfabenin evrimiyle medeniyetin kökeninin yine Orta Asya olduğu ortaya çıkıyor ve konuşan insanlığın tarihi 65 bin yıl. İnsanlığın dili de bilindiği gibi 7 bin yıl değil, yine 60-65 bin yıla dayanıyor. Mükemmel konuşulan bir dil var. M.Ö. 7 bin 300 yılında bir Tatar-Vinça yazısında 'el esisis, el esilis ekizis' deniliyor yani 'halkını hatırlayanı, halkı da hatırlar' ifadesi, mükemmel bir toplum anlayışına ve devlet organizasyonu kavramına sahip olduklarını anlatmaktadır.

17 yaşında para toplayıp okul yaptırdı

New York'lu Rachel Rosenfeld, henüz 17 yaşında olmasına rağmen hayatının en büyük düşlerinden birini gerçekleştirdi.

Kamboçya’daki yoksul çocuklar için bir okul yaptırmayı aklına koyan genç kız, çevresinde kampanya başlatarak tam 52 bin dolar topladı ve bu parayla Srah Khvav köyünde kendi adına bir ilkokul yaptırdı. Başkent Pnom Penh’e 230 km mesafedeki köye ailesiyle birlikte giden genç kız, okulun açıldığı gün Kamboçyalı çocuklarla bütünleşti.

Zeka küpü robot

Japonlar zeka küpü de denilen rubik küpünü 3 dakikadan daha az bir sürede çözmeyi başaran bir robot geliştirdi.

Renkli karelerle tam 43 kentilyon farklı konum ya da matematik diliyle permütasyona sahip olan rubik küpünü çözebilen robot Kawasaki firması tarafından geliştirildi.

'Cube Kun' adı verilen robot henüz insan zihninin rekor hızına yetişemese de küpteki farklı renklerdeki 54 kareyi algılayabiliyor ve küpü elleriyle çevirerek eski haline getiriyor.

1974 yılında Macar mühendis Erno Rubik tarafından icat edilen küpü en kısa sürede çözme rekoru 11.76 saniye ile bir Güney Koreli'ye ait.

Wednesday 26 December 2007

“Tefeyyüz” ilköğretim okulu 63. yıldönümünü kutladı

İyiye, doğruya, güzele, başarıya götüren gemi daha doğrusu Üsküp’ün Tefeyyüz ilköğretim okulu bugün kuruluşunun 63.cü yıldönümünü törenle kutladı.

Okul müdürü Gönül Bayraktar 63 yıl faaliyette bulunun ilkokulumuzda ilk defa bilgisayar teknolojisini kulanarak eğitim uygulandığının altını çizerek Tefeyyüzde değişik alanlarda sınıflararası bilgi yarışmaları düzenlendiğini vurguladı.

Müzik dalında faaliyet gösteren Tefeyyüz ilkokulu orkestresi belediye ve kent çapında yapılan yarışmalarda sekiz yıldır ard arda birinciliği kimseye kaptırmadığını vurgulayan okul müdürü Gönül Bayraktar spor dalında da cumhuriyet çapında düzenlenen turnuvalarda önemli başarılara imza attıklarının altını çizdi.

Törende müzik öğretmenleri eşliğinde okul orkestrası kalabalık sayıdaki konuklara neşeli dakikalar yaşattılar. 6.cı sınıf öğrencisi Berat sahnede muhteşem Mevlana performansıyla büyük alkış topladı.

Tefeyyüz İlköğretim okulu öğretmenleri ilerideki yıllarda da, öğrencilere hayata dair bilgi öğretmiş, öğretiyor ve öğretmeye devam edecektir.

Dünyadan noel fotoğrafları

Dünyada milyonlarca insan noeli kutluyor. İşte Çin'den Amerika'ya kadar en renkli kareler...


Fotoğrafları izlemek için tıklayın....

Monday 24 December 2007

Ömürleri güneşe kadar

Kışın etkisini gösterdiği Çin'de sanatçılar kar ve buzdan yararlanarak ortaya inanılmaz sanat eserleri çıkardılar.

Kar Dünyası adı verilen etkinlikler Çin'in Herbin bölgesinde bulunan Ulusal Orman Parkı'nda düzenleniyor. Dünyanın en büyük Noel baba heykelini yapmak için 35 sanatçı çalıştı. Dev heykelin uzunluğu 80 metreye ulaşırken, yüksekliği de 17 metreyi buldu.

BUZDAN KENT RESİMLERİNİ GÖRMEK İÇİN TIKLAYIN.....

Bu kuş Barfiks çekiyor!

Görenleri hayret düşüren bir resim son günlerde internette dolaşıyor...

Barfiks çeken kuş son bir haftada milyonlarca insanın birbirine gönderdiği internetin en ünlü fotoğrafı oldu.

“Baştankara” cinsi bu kuşun fotoğrafı “O bile egzersiz yapıyor, siz daha ne bekliyorsunuz” mesajıyla dolaşıyor.

Ancak İngiltere’deki Farnborough orman bölgesinde çekilen bu fotoğrafta “baştankara” kuş bu haliyle barfiks çekmiyor, böcek avlıyor.

Sunday 23 December 2007

Türk kahvesi ve cevizli lokuma davet

Evet, “Arkadaşım, meslekdaşım, dostum” İvica Antevski. “Türkiye’ye yazık” başlıklı son yorumuna kadar gazeteciliğine ve herşeye “anti” olmana saygı gösterdim. Makedonya Medya Enstütüsünde (MME) bir yıl gazetecilik okulunda beraber eğitim gördük, Forum plus dergisinde de 15 ay ortaklaşa çalıştık. Beraber röportajlar yaptık. Geçenlerde sorumlu yazar olduğunu öğrendim. E-mail yazarak tebrik ettim, başarılar diledim. Dersler esnasında da buna benzer çıkışların vardı. Kavga ve fesattan uzak duran biri olarak, susmayı tercih ettim.

Bir yıllık eğitim süresinde değerli profesörlerimizden bu şekilde doğruları yansıtmayan yorumların yazılmasını kesinlikle öğrenmedik. Yoksa ben başka derslere mi girdim. Yada dersleri mi yanlış algıladım. Neyse, belki benim dersleri anlama kapasitem o kadar, önemli değil.

Yorumlarına, zaman zaman katılmasamda her zaman saygı gösteriyorum. Ancak son köşe yazın, doğruları yansıtmadığı kadar Makedonya ile Türkiye ilişkilerine zarar vereceğine belirtmek istiyorum. Yorumun, piyasada yer bulmayı hedefleyen, parasız dağıtılan ve doğru, bağımsız haberler sunduğunu iddia eden Şpic gazetesinde de, maalesef ve maalesef yayınlandı. Dolayısıyla bir bakımdan da gazetenin tutumunu da yansıtmaktadır.

Keşke arkadaşın olarak benimle danışmayı düşünseydin. Telefon numaran var e-mail adresim de. Hatta Facebook’ta arkadaşımsın.

En azından birkaç gerçeği sana yansıtabilirdim. Bir gün evime misafir eder, türk çayı, kahvesi ve yanında lokumu da ikram edip Türkiye’deki haber bültenlerini beraber izlerdik. PKK teröristlerin, insanlık dışı yaptıkları zulümleri daha yakından tanıma fırsatı bulurdun. Şehit annelerin feryatlarını dinleme fırsatını yakalardın. En azından ikinci tarafı da dinlemiş olurdun, bunu bize MME öğrettiler, üç yıl önce hatırladın mı?

Makedonya’da yaşayan bir Türk olarak üzüldüm, “arkadaşım” olman ise üzüntümü daha da artırdı.

İlerideki köşe yazılarında aynı hataları tekrarlama niyetiyle hayırlı yorumlar ve bloglamalar.

Tipsizsin giremezsin

Gece kulübüne, tipsiz olduğu için alınmadı. Tazminat davası açtı...

Gece kulübünden, "dış görünüşü kritere uymadığı" gerekçesiyle kovuldu, tazminat kazandı.

İrlanda'nın başkenti Belfast'taki bir gece kulübünden, "dış görünüşü kritere uymadığı" gerekçesiyle kovulan Raymand Crow, mekânı hem İrlanda Eşitlik Komisyonu'na hem de mahkemeye şikâyet etti.

Hâkim, çirkin olduğu için kovulan adama iki bin 500 sterlin tazminat ödenmesine karar verdi. İrlanda Eşitlik Komisyonu Başkanı ise dünyanın hiçbir yerinde böyle bir ayrımcılığa izin verilmemesi gerektiğini dile getirdi. Crow, "Hiç bu kadar aşağılanmadım" dedi.

Saturday 22 December 2007

İkizler 26 yıl sonra birbirlerini buldular

Eski Doğu Almanya'daki Yetimhaneden Farklı Ailelere Evlatlık Verilen İkizler Ulrike Reichenbach ile Conny Holzbrecher, 26 Yıl Sonra Birbirlerini Buldular.

Eski Doğu Almanya’daki yetimhaneden farklı ailelere evlatlık verilen ikizler Ulrike Reichenbach ile Conny Holzbrecher, 26 yıl sonra birbirlerini buldular.

Biri Batı Almanya, diğeri ise Doğu Almanya’daki ailelere verilen ve şu anda 38 yaşında olan ikizler, benzer hayatlar yaşamışlar, aynı yaşta çocuk sahibi olmuş aynı mesleği edinmişler. Duvar yıkıldıktan sonra, ikizi olduğunu öğrenen Ulrike, birkaç ay süren çabayla ikizi Conny’yi bulmayı başardı.

Kurt çocuk alarmı!

Ormanda köylüler bir çocuk buldu. Hemen kliniğe yatırıldı. Ama klinikten kaçtı! Rusya'nın Kaluga bölgesindeki ormanda kurtlar tarafından büyütüldüğü tahmin edilen vahşi bir çocuk bulundu. Kliniğe yatırılan ancak kaçan çocuk için yetkililer "çok tehlikeli" açıklamasında bulundu.
Ormanda kurtlarla avlanırken önceki gün köylüler tarafından bulunan "kurt çocuk", Moskova yakınlarındaki bir kliniğe kapatıldı. Önüne konulan yemekleri tanımayan ve sadece hırıltı çıkaran "kurt çocuk" kinikten kaçtı. Şimdi her yerde aranan 10 yaşlarındaki "kurt çocuk" için Rus polisi, "El ve ayakları pençe gibi. Tipik kurt davranışları gösteriyor. Çok keskin ve kuvvetli dişleri var. Yardım etmeye çalışanlara saldırıyor" açıklamsında bulundu. Rusya'da 'Mowgli' denilen çocuklar, hayvanlar tarafından yetiştirilsinler diye aileleri tarafından ormana bırakılıyor.

Friday 21 December 2007

Miro’nun tablosuna rekor fiyat

İspanyol ressam Joan Miro’nun bir tablosu, Fransa’nın başkenti Paris’te düzenlenen müzayedede 11,6 milyon Euro’dan alıcı buldu.

Drouot’tan yapılan açıklamada, ressamın 1927’de tarihli tablosuna verilen fiyatın, İspanyol ressam için ödenen en yüksek fiyat olduğu belirtildi. “Blue Star” adlı tablo, Miro tarafından “eserlerinin anahtar tablosu” olarak nitelendiriliyordu.

Aynı müzayedede Miro’nun başka tablolarının yanı sıra aralarında Picasso, Juan Gris, Leger, Henri Laurens imzalı resimlerin de satıldığı ve Avrupalı koleksiyonculara yapılan satıştan toplam 21,8 milyon Euro’luk gelir elde edildiği kaydedildi.

Satışa çıkarılan koleksiyonun Andre Lefevre adındaki bir bankacıya ait olduğu ve yaklaşık 40 yıldır bir banka kasasında saklandığı belirtiliyor.

Thursday 20 December 2007

Evet UFO'lar var...

Hükümet sözcüsü ''evet, UFO'lar vardır'' deyince kahkaha tufanı koptu.
Japonya'da bir muhalefet milletvekilinin UFO'ların var olup olmadığını araştırma konusunda hükümetin ne yaptığını sorması, hükümette bu konuda görüş ayrılıkları olduğunu ortaya çıkardı!

Hükümet sözcüsü Nobutaka Machimura, bugün olağan basın toplantısı sırasında konunun kendisine sorulması üzerine, ''evet, UFO'lar vardır'' deyince salondaki gazeteciler kahkahalarını tutamadı.

Başbakan aynı fikirde değil

Başbakan Yasuo Fukuda, daha sonra gazetecilere yaptığı açıklamada, hükümetin resmi tutumuna bağlı kalarak, ''henüz (UFO'ların var olduğunu) kanıtlayamadık'' dedi.

Konu, muhalefetteki Demokrat Partinin milletvekillerinden Ryuji Yamane'nin UFO'ların var olup olmadığını kabineden sorması ile gündeme gelmiş, kabine ''böyle bir vakaya rastlandığını henüz kanıtlayamadıklarını'' bildirmişti.

Dünyanın en büyük plazması

Günlük hayatta kullanılan tüm ürünlerin seçkin hayat tarzının simgeleriyle yorumlandığı fuarda, 'Hayata dair fikirler' (ideas for life) felsefesiyle evden ofise hayatı kolaylaştıran ve keyif katan ürünler sunan Tekofaks Panasonic de, Full HD plasma tv'lerini sergilendi.

Geleceğin yaşam tarzını yansıtan ürünleri ile tüketicilere geleceği bugünden yaşama ayrıcalığı sunan Panasonic, yılda 5,5 milyar USD ayırdığı AR-GE çalışmalarıyla bugün dünyanın en büyük düz ekran panel üreticileri arasında yer alıyor. Dünyanın en büyük plazma üreticisi durumunda olan Panasonic, bu gücünü dünyanın en büyük Full HD plazması olan 103 inç TH-103PF9EK ile taçlandırıyor.

Evde sinema keyfi dev ekranda bir başka

Plazma alırken görüntü kalitesi ve parlaklık, satın alma kararını etkileyen faktörlerin başında geliyor. Bunu test etmenin en iyi yolu ise siyaha dikkat etmekten geçiyor. Gri olarak gördüğünüz siyah renk, doğru tonlama, zengin renk üretimi ve uygun kontrast oranına sahip Panasonic plazmalarda, yerini gerçek siyaha bırakıyor. Diğer tüm renkler de siyahla doğru orantılı olarak gerçekte olduğu gibi en canlı haliyle ekrana yansıyor. Viera Plazmalarda hayata geçen V-Real Pro 2 görüntü teknolojisi, 4,096 adımda gerçekleşen renk tonlaması ve G10 Progresif Full HD paneli sayesinde ulaştığı 1,920 x 1080 piksel çözünürlük sayesinde özellikle Blu Ray filmler bu dev ekranlarda benzersiz bir sinema şölenine dönüşüyor.

Kafeste dehşet anları

Bengal kaplanını çekmek için yaklaştı. Demir kafes bile onu kurtaramadı.

Hindistan'ın Guwahati kentindeki hayvanat bahçesinde dün bir ziyaretçi, kafesteki Bengal kaplanlarının fotoğrafını çekmek için güvenlik kurallarını çiğneyerek kafese yaklaştı.

Bu sırada kaplanlar, Jayaprakash Bezbaruah'ın sol kolunu kaptı. Çevredekilerin sopalarla müdahale etmesine rağmen, kaplanlar kolu bırakmadı.

Hayvanat bahçesi görevlisi Narayan Mahanta, "Adam uyarılarımızı dinlemedi, bariyeri geçti, elini de bir dişi, bir de erkek kaplan bulunan kafesten içeri uzattı" dedi. Ailesinin ve ziyaretçilerin önünde gerçekleşen olayın ardından Bezbaruah, hastaneye kaldırılırken yolda kan kaybından öldü.

Hıçkırık

İki çok şirin çocuk. Dünyanın en güzel varlıkları ve gerçek bir masumiyet. Biri hıçkırıyor, diğeri kahkahalarla gülüyor.

Wednesday 19 December 2007

Bu da kibar cellat

Amerikalı infaz memuru Jerry Givens öldürürken kibarlaşıyor.

Amerikalı infaz memuru Jerry Givens, ölüme yolladığı mahkumlarla birikte dua ediyor, bünyesi zayıf olanlara daha az voltaj vererek ızdıraplarını 'hafiletiyor'.

Cellatların soğukkanlı ve duygusuz olduklarına dair yaygın kanaatin aksine Givens, Virginia'da 1982'den 1999'a kadar öldürdüğü 62 kişinin akıbetinden çok etkilendiğini anlattı.

Givens, ABC News'e verdiği mülakatta, ölüm odasındaki deneyimlerinin sonuçta ölüm cezasına karşı olmasına yol açtığını belirtti.

Dindar bir insan olduğunu anlatan Givens, ölmek üzere olan birçok mahkumla beraber dua ettiğini söylerek, 'Kimse yarınından emin değil' dedi.

Sertap'ta rumelili

"Zor kadın" Rumeli'li çıktı. Türkiye'nin en güçlü seslerinden biri olan Sertap Erener Üsküp'ün "Universal" salonunda düzenlediği muhteşem konserde, anne tarafından Rumeli kökenli olduğunu açıklayarak Üsküp'ü daha yakından tanımak için bir kez daha geleceğini söyledi.

Ayrıntılar video haberde.....


Tuesday 18 December 2007

Kurbanın Mahiyeti, Vücubu ve Şer'î Hikmeti

Kurban Yüce Allah'ın rahmetine yaklaşmak için ibadet niyeti ile kesilen özel hayvandır. Kurban bayramı günlerinde (ilk üç günde) böyle Allah rızası için kesilen kurbana (Udhiyye), bunu kesmeğe de "tazhiye"denilir.

Kurban Bayramında ibadet niyeti ile kurban kesmek, hür, mukîm (yolcu olmayan), müslim ve zengin kimseye vacibdir. Zenginden maksad, temel ihtiyaçlarından başka, artıcı olsun olmasın, en az iki yüz dirhem gümüş değerinde bir mala sahib olan, fitre vermekle yükümlü olan kimselerdir. (Zekât bölümüne bakılsın!..)

Kurban kesme günlerinde (kurban bayramının ilk üç gününde) kurban kesmeğe gücü varken kurban kesmeyip de sonra fakir düşse, buradaki vücub üzerinden düşmüş olmaz.

Kurban kesme yükümlülüğü için, İmam Azam ile İmam Ebû Yusuf'a göre, akıl ve büluğ şart değildir. Bundan dolayı zengin olan bir çocuğun veya bir delinin malından bunların velisi kurban keser. Bu çocuk veya bu mecnun o kurbanın etinden yer. Geri kalan kısmı da, elbise gibi aynından faydalanacakları bir şeyle değiştirilir.

Kendi zevkleri için hergün binlerce hayvanın kesilmesini çok görmeyenlerin, senede bir defa Allah rızası için bir miktar hayvanın muhtaçlar yararına olarak Kurban adı altında kesilmesini çok görmeleri, doğrusu büyük bir düşüncesizliktir.

Sonuç

Kurbanın meşru olması, din, ahlâk ve toplum yararı bakımından birtakım hikmet ve hacetlere dayanır. Bunu değerlendiremeyecek bir akıl sahibi olamaz.

Dünyanın en yaşlısı öldü

O dünyanın en yaşlısıydı. Uzun yaşam sırrını hiç evlenmemesi olarak açıklamıştı.

Dünyanın en yaşlı insanı olduğu düşünülen 116 yaşındaki Ukraynalı Hrihori Nestor uykusunda öldü.

Nestor Ukrayna'nın doğusundaki Lviv bölgesindeki köyündeki evinde, cuma gecesi daldığı uykudan bir daha uyanmadı.

Köyde yapılan cenaze törenine komşular ve Nestor'un bir kaç yakın akrabası katıldı.

İhtiyar Nestor'un dileği arkasından ağlanmamasıydı. Yine onun vasiyeti doğrultusunda cenaze töreninden sonra yakınlarına en sevdiği yemekler dağıtıldı: Haşlanmış patates ile ringa balığı ve haşlanmış lahana ile evde yapılmış sosis.

Hareketliydi Akrabalarından Oksana, Nestor'un yaşamının sonuna kadar gayet hareketli bir insan olduğunu hamur açmaktan tavukları yemlemeye kadar bir çok işe yardım ettiğini anlattı.

Cuma günü de normal bir gün geçiren Hrihori Nestor sık sık olduğu gibi başının ağrıdığını söyleyerek kafasını soğuk suya sokmuştu.

İleri yaşına rağmen ölümü yakınlarını şaşırttı çünkü sessizce uykusunda gidivermişti.

Akrabası Oksana, en sevdiği kedi olan Murçik'in Nestor'un ölümünden bu yana onun yatağını terketmediğini de söyledi.

Uzun ömrün sırrı Ailenin tuttuğu kayıtlara göre 15 Mart 1891'de doğan tarım işçisi Hrihori Nestor uzun ömrünü hiç evlenmemiş olmasına borçlu olduğunu düşünürdü.

Oksana, onun hiç evlenmemiş olmasını "boyu kısaydı, hiç bir zaman da parası olmadı" diye açıklıyor.

Sağlıklı bir yaşam süren Nestor, votkayı fazla kaçırmıyor ve fırsat buldukça yalınayak çimenlerde koşmaya bayılıyordu.

Hrihori Nestor, Guinnes Rekorlar Kitabı'na yaşını kanıtlayan belgeleri henüz sunmamıştı.

Şu anda, doğum tarihi kanıtlanan en yaşlı kişi Amerika Birleşik Devletleri vatandaşı Edna Parker. Parker geçen Nisan ayında 114 yaşını doldurdu.

Monday 17 December 2007

Makedonya yatırımlar için cazip ülke

Resmi ziyaret için Türkiye'de bulunan Makedonya Başbakanı Nikola Gruevski, Türkiye- Makedonya arasındaki ticari potansiyelin artırılması için iş adamlarına çağrıda bulundu.

Gruevski, İstanbul'da toplanan Türk-Makedon İş Konseyi'nde, yapılan reformlarla ülkesinin yabancı yatırımlar için cazip ülke haline geldiğini belirtti.

Makedonya Başbakanı Gruevski, özellikle, teknoloji, endüstri, enerji ve telekomünikasyon alanlarındaki yatırım potansiyeline dikkat çekti.

Makedonya Devlet Bakanı Adnan Kahil de soru üzerine, Makedonya'dan Türkiye'ye gelenlere dönüş imkanının 2003 yılında kaldırıldığını hatırlattı.

Kahil, bu sıkıntıyı çözmek için çalıştıklarını, ayrıca Makedonya'da 8 yıl içinde yatırım yapanların vatandaşlık hakkı kazandığını belirtti.

Sunday 16 December 2007

Üsküp’te İstanbul Günleri

17-18-19 Aralık 2007












17 Aralık Pazartesi

Saat: 13.00 Ramstor Alışveriş Merkezi’nde "Açılış Resepsiyonu ve İstanbul Fotoğrafları" sergisi

Saat: 14.30 Kent Meydan’ında "Yahya Kemal" sergisi’nin açılışı

Saat: 20.00 Devlet Opera Balesinde "Şiir Akşamı" düzenlenecek. Şiirleri Cüneyt Türel, Tilbe Saran, Saşko Kocev, Jana Stoyanovska seslendirecek.

18 Aralık Salı

Saat: 14.00 Kiril ve Metodiy Üniversitesi, Türkoloji Kürsüsü Amfisinde "Balkanların Yazılmamış Tarihi" Paneli düzenlenecek.

Konuşmacılar Mehmet Genç, İhsan Fazlıoğlu ve Erol Özvar

Saat: 20.00 Sertap Erener Konseri , Universal salonu


19 Aralık Çarşamba

Saat: 20.00 Orduevi Konser Salonunda İstanbul Sazendenleri Konseri (Enstrümental Türk Müziği)

Friday 14 December 2007

Adam köpeği ısırdı

Haberciliğin temel örneği gerçek oldu... Hindistan'da adam köpeği ısırdı!

Gazeteci adaylarına mesleğin en başında öğretilen "Köpek adamı ısırırsa haber değildir, ancak adam köpeği ısırırsa haberdir" kuralı Hindistan'da gerçek oldu. Ancak köpeğin kuduz çıkması haberi 'trajik' hale getirdi.

Ülkenin güneyindeki Kerala eyaletinde başıboş köpeklerin tutulduğu bir barınaktan kaçan kuduz hayvanı yakalayan 65 yaşındaki adam, köpekle bir süre boğuştuktan sonra boğazından ısırarak öldürdü.

Hindustan Times gazetesinin haberine göre, Kollam bölgesinin Pakakkadavu köyünde Çarşamba günü meydana gelen olayda, bölge halkını hastalığı nedeniyle tehdit eden bir köpek, bir süredir tutulduğu barınaktan kaçmayı başardı.

Kuduz köpeği evinin yanındaki bir hendek içinde yakalayan yaşlı adam, azgın hayvanla bir süre yerde boğuştuktan sonra köpeğin boğazını ısırarak öldürdü.
Köylüler tarafından eyaletin başkenti Thiruvananthapuram'daki bir hastaneye kaldırılan adam kuduz tedavisine alındı.

Thursday 13 December 2007

Kediden korkmayan fare yetiştirildi

Ezelden beri varolan kedi-fare husumetine son verebilecek bir çalışmaya imza atan Japonlar, genetik değişikliğe uğratmak suretiyle “korkusuz” fare yetiştirdiler.Tokyo Üniversitesi bilim adamları, genetik mühendislikle bir farenin kedi gördüğünde veya kedi kokusu aldığında korkup sinmesine yol açan içgüdülerini değiştirmeyi sağladıklarını açıkladı.

Japon araştırmacıların böylece, korkunun deneyimle öğrenilen bir şey olmaktan ziyade genetik yapıda bulunduğunu da gösterdikleri belirtildi.

Araştırma ekibinin başkanı Ko Kobayakawa, “Fareler doğal olarak kedilerden korkar ve kedi kokusu aldıklarında genellikle paniğe kapılır ya da kaçarlar. Ancak, genetik mühendislikle bazı burun hücreleri alınan fareler hiçbir korku göstermediler” dedi.

Koboyakawa, genetik değişikliğe uğratılmış farenin kedilere sokulduğunu ve hatta kedilerle oynadığını belirterek, “Korkunun doğumdan sonra öğrenilmediği, genetik olarak belirlendiğinin saptanması çok ilginç ve daha öncedeki düşüncelerin aksi yönde” dedi.

Japon araştırmacı Kobayakawa, bu bulgunun ışığında, insanların kokusundan dolayı bozuk yiyeceklerden uzak durmalarının da genetik bir özellik olabileceğinin düşünülebileceğini söyledi.

Wednesday 12 December 2007

18 milyon yıllık tank fosili!

Şili'de And Dağları'nın yüksek kesimlerinde yapılan araştırmalarda, 18 milyon yıl önce yaşamış ve bilim adamlarının “tank gibi” dedikleri bir memelinin fosili bulundu.

New York'taki Amerikan Doğu Tarihi Müzesi'nden John Flynn, bu yaratığın, bugüne dek yeryüzünde rastlanmış olan hemen hemen tüm canlılardan çok farklı olduğunu söyledi.

Fosille ilgili bir makale, Journal of Vertebrate Paleontology dergisinde yer aldı.

“Parapropalaehoplophorus septentrionalis” adı verilen yaratık, zırhlı memeliler grubundan, 76 santim boyunda, 90 kilo ağırlığında ve üzerinde zırh oluşturan bir kabuğa ve sivri bir kuyruğa sahip.

Picasso değil Acar!

Batı sanatından yola çıkmak yerine, kendi geleneğinden, coğrafyasından, tarihinden ve onbinlerce yıllık anadolu kültüründen ve sanatlarından yola çıkarak kendi çağdaş yorum ve fikirlerini oluşturan ünlü ressam İsmail Acar dün akşam Çifte Hamam’da “Anadolu sultanları ve kralları” sergisini ney ve semazen gösterisi ile açtı.
Devamı için tıklayın.....


Tuesday 11 December 2007

Papağana park cezası davası

Yunanistan'ın Patras kentinde bir papağanın 650 dolarlık park cezasıyla karşı karşıya olduğu ilginç bir dava görülmek üzere.

Patras Belediyesi, papağanın kafesinin yol üzerinde araçların ücret ödeyerek park ettikleri bir yere konulduğunu ve trafiği engellediğini belirtiyor.

Sahibi Lambros Michalapoulos ise içeri koyduğu takdirde, papağanın öleceğini söylüyor.

Her iki taraf da geri adım atmadığı için sorun mahkemeye taşındı.

Coco adlı papağan, renkli tüyleri ve dışadönük karakteriyle 18 yıldır dar caddeleri ve birkaç değerli park yeri olan sahil kentinde bir maskot haline geldi.

Papağanın küçük kafesi, park yerinin bir kısmını kapatıyor.

Polis de bu konudaki sıfır tolerans politikası kapsamında Michaelopoulos'a büyük bir park cezası kesti.

Bir evcil hayvan mağazası işleten Michalopoulos ise, Coco'nun insanlarla vakit geçirmekten hoşlanan sosyal bir papağan olduğunu, dükkanının içine soktuğu takdirde öleceğini söylüyor.

Patras'ın Belediye Başkan Yardımcısı Spiros Demartinos ise Coco'nun durumunun uluslararası ilgi çekmesinden rahatsız.

Demartinos bu konu yerine, park yerlerinden kazanılacak parayla yapılacak bisiklet ve yürüyüş yolları yapılması planlarını anlatmayı tercih ediyor.

Şu an her iki taraf da geri adım atmıyor ve konu adalet sarayına taşınıyor.

Coco'nun sahibi, mahkemede davanın gülünç bulunacağını umuyor.

Monday 10 December 2007

Umumi tuvalette kilitli kaldı

Umumi tuvaletin kilidi bozuldu. İçerde 4 gün mahsur kaldı. Sonra mı...?

İskoçya'da 55 yaşında bir emekli öğretmen, umumi tuvaletin kapı kilidinin bozulması üzerine, sıcaklığın sıfırın altına düştüğü bir havada 4 gün içeride mahsur kaldı.

İngiliz basınında yer alan haberlere göre, 4 gün sonunda sesini tuvaletlerin temizliğinden sorumlu kadına duyurmayı başaran David Leggat, "Hayatta kalma mücadelesi verdim. Ayaklarımı sıcak tutmam gerektiğini biliyordum. Sıcak suyu açık tutarak havuz oluşturdum ve ayaklarımı içine soktum" dedi.

"4 gün boyunca hiçbir şey yemedim, sadece musluk suyu içtim" diyen Leggat, gülümseyerek, "Ama en azından tuvalet emrime amadeydi" diye konuştu.

Anadolu sultanları ve kralları Üsküp'te konaklayacak

Yaklaşık 50 ülkede müze, galeri ve koleksiyonlarda çeşitli eserleri bulunan Türkiyeli ünlü ressam İsmail Acar “Anadolu sultanları ve kralları” sergisi için Üsküp’e geldi. Makedonya’da hala Anadolu şarkıları söylendiğini vurgulayan genç sanatçı İsmail Acar bizm en büyük zenginliğimiz kültürel birikimiz olduğunun altını çizdi.
Devamı izlemek için tıklayın...



İsmail Acar'dan birkaç eser


"Dünya için üretiyoruz..."