Tuesday 28 August 2007

UNUTULAN RUMELİ VE AŞKLARI

Beşyüz yıllık vatan toprağının elden çıkışı sırasında yaşanan öykülerin işlendiği “Elveda Rumeli” dizisi ATV ekranlarında dönemin dizisi olarak gösteriliyor.

Dizi 1900'lü y
ılların başında geçen ve izleyen herkesi ağlatacak dramatik bir kurgusu olan öyküyü ekrana taşıyacak. Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasıyla, Makedonya’dan Türkiye’ye yapılan göçün konu edileceği dizide, 1899-1912 döneminin kapsanacağı söyleniyor. Ayrıca senaryo içinde çok güzel aşk hikayelerin de geçeceği bildiriliyor.

“Elveda Rumeli” dizisinde Türkiye’li ve Makedonya’lı aktörler yer alacak. Türkiye’den “Yabancı Damat” dizisinden tanıdığımız Erdal Özyağcılar, eski Türkiye güzeli Hande Subaşı ve Şebnem Sönmez rol alıyor. Güzelliğinin yanında şarkıcılık ve oyunculuk yeteneği de barındıran eski Türkiye Hande Subaşı, gelen ısrarlı oyunculuk teklifi üzerine Manastır’da çekilmeye başlayan dizide rol alıyor. Erdal Özyağcılar, Yabancı Damat'tan sonra şimdi de Elveda Rumeli dizisiyle sevenlerinin karşısına çıkıyor. Özyağcılar bu kez sütçü rolünde.


Yabancı Damat'ta Yunanlı damada karşı çıkan Erdal Özyağcılar'ın iki kızından biri bu dizide de Makedonyalı bir Arnavut'a aşık olacak. Osmanlı'nın 500 yıllık vatan toprağı Rumeli'den çekiliş dönemindeki siyasi ve sosyal olayları da konu edinen dizide Özyağcılar bir Osmanlı köyünde ailesini sütçülük yaparak geçindirmeye çalışan dürüst ve biraz da sinirli bir adam rolünde. Sütçü Ramiz ve ailesi Osmanlı’nın bu topraklardan çekilmesiyle doğduğu toprakları terk etmek zorunda kalıyor.


Dizinin yönetmenliğini, sinema filmi ve TV dizilerinin iki başarılı yönetmeni Serdar Akar ile Tarkan Karlıdağ yapacak.

Monday 27 August 2007

TÜRKLER "DÖRT TELDEN" ÇALACAK

Gelecek parlamentoda Türkler seslerini dört milletvekili ile duyuracak. Başbakan Nikola Gruevski, uzun süren görüşmelerden sonra küçük etnik topluluklara ait parti temsilcileri ile anlaşmaya vardı. Varılan mutabakata göre yeni Parlamentoda dört yer Türklere, Sırplara ve Romanlara iki, Ulah ve Boşnaklara ise birer olmak üzere toplam 10 yer temin etti. Ayrıca meclisteki milletvekili sayısı 120 den 133 çıkması öngörülüyor. Geri kalan üç yer ise göçmenlere garantilenmiş olacak.

Anlaşma uyarınca Mecliste bulunan etnik toplulukların milletvekilleri reformlara yönelik hükümetin tüm projelerini desteklemiş olacak ve aynı zamanda iktidar, göreve başladığından bu yana zorluk çektiği “Badinter” çoğunluğunu da sağlayacak. Muhalefet partileri Başbakanın kararı acil getirdiğini ve erken parlamento seçimlerinin habercisi olduğu şeklinde yorumlandılar.

Geçen parlamentoda Türkler ilk defa üç milletvekili ile temsil edildi. Seslerini duyduk diyemeyiz. Şu anki mecliste muhalefet konumunda olan iki Türk milletvekili sessizliğe bürünmüş durumda.
Yeni mecliste, büyük bir ihtimalle sayıları dörde çıkacak ve dört telden çalma imkanları oluşturulacak. Ancak iyi bir orkestra oluşturup oluşturmayacakları merak konusu.

Tarihe bakıldığında, her telden ayrı bir ses çıkması ihtimali en yüksek olarak görünüyor.

Wednesday 22 August 2007

MAKEDONYA POLİSİ YETKİ SINIRLARINI AŞIYOR

“Kalabalık bir ortamda, vatandaş, polisin ırzına geçerek elinde bulunduran sandeviçi kafasına geçiriyor. Polis duruma müdahale etmeye çalışırken, vatandaş ansızın kendini yere bırakıyor ve kendi bedenine ağır yaralar oluşturuyor”.

Polisin kafasına sandeviç geçirildiği komik ve bir o kadar da düşündürücü ifade sadece şaka veya fıkra değil, bir gerçek ve Makedonya İçişleri Bakanlığı yetkililerine ait.

Polis, verdiği ifade ile tutukladıkları vatandaşlara karşı yetkilerini kötüye kulanmadıklarını, aksine, vatandaş onlara karşı saygısız davrandığını ve kendi kendine zarar verdiğini açıklamak istiyor.

“Hepimiz adaletli ve eşit yargıdan yanayız” adlı sivil toplum örgütüne göre polisin yetkilerini suistimal ettikleri olayların sayısı artıyor. Son üç yılda derneğe 200 vatandaş polisten şikayetçi olmuş.

Tuesday 21 August 2007

O BİR BENCİL VE SEVİMSİZ BİR ŞİŞMANDI


Türkiye’nin İngiliz edebiyatı “duayenlerinden” Mina Urgan, Bir Dinozorun Anıları’nda açıkyüreklikle kendini, çevresindekilerini ve bir çoğrafyada yaşanaları anlatıyor.


Mina Urgan “Üsküp’lü usta şair Yahya Kemal için “kendisinden başka hiç kimseyi düşünmeyen, tamamiyle bencil, kaskatı bir adamdı. Usta bir şair, ama küçük bir insandı. Onu tanımadan yalnız şiirlerini okuyanlara gıpta ediyorum. Tam anlamıyla bir asalaktı. Ömründe çalışmamıştı. Kendi evi de olmamış. Şişmanlar genellikle canayakınken, o sevimsiz bir şişmandı” diye yazıyor.


Nazım Hikmet’in annesi ressam Celile Hanımla, uzun süredir fırtınalı bir aşk yaşadğını iddia eden Mina Urgan “Annem bir gün ona, “ne yazık, birbirinizi hiç sevemediniz” demiş. Yahya Kemal de “hayır, birbirimizi çok sevdik; ama aynı zamanda değil” diye yanıt vermiş.


Mina Urgan, Yahya Kemal ile ilgili anılarının sonunda şunları belirtiyor: “Bunları hiç yazmamam gerekirdi belki. “Adam büyük şair; ahlakından sana ne? Ne diye deşiyorsun bunları?” diyerek, bana karşı çıkanlar olabilir. Ama ben, onun büyük şair olduğuna da inanmiıyorum. Usta olmasına usta, ama gerçekten büyük şair değil bence. Çünkü öyle olsaydı, bu kadar küçük bir adam olmasının yolu yoktu” şeklinde ifadeler kullanıyor.

Monday 20 August 2007

MUHALEFET BAŞBAKAN GRUEVSKİ’Yİ ADOLF HİTLER'E BENZETTİ

Parlamento, uzun, zaman zaman budala ve dolandırıcı gibi sözlerin kullanıldığı gergin tartışmaların ardından eski Başbakan Vlado Buçkovski'nin yargı dokunulmazlığını kaldırdı. Savcılar anamuhalefet milletvekilini 2001 yılında imzalanan ve ülkeyi yaklaşık 3 milyon avro zarara uğratan bir savunma sözleşmesiyle ilgili olarak suçluyorlar.

Eski Genelkurmay Başkanı Metodi Stamboliski, yerel bir özel şirkete ihtiyaç duyulanın üç katı kadar tank yedek parçası sipariş etmekten yargılanıyor. Eski Başbakan Buçkovski o tarihte savunma bakanı olarak görev yapıyordu. Polis 1 Ağustos günü Başbakan Vlado Buçkovski'yi yaklaşık 3 milyon avro parayı zimmetine geçirmekle suçladı.

O tarihte savunma bakanı olarak görev yapmakta olan Buçkovski'nin Ekim 2001 tarihli bir tank yedek parça satınalım anlaşmasında görevini kötüye kullandığı iddia ediliyor. İddianameye göre, MZP-FOP adlı şirkete gitmesi gereken bakanlık fonları Buçkovski ile şirket müdürüne ait özel bir hesaba gitti.

Meclis oturumunda muhalefet milletvekilleri genelde, iktidarın, organize suç ve rüşvete karşı mücadelede seçici bir yaklaşım yürüttüğü suçlamalarında bulundular.

Anamuhalefet lideri Radmila Şekerinska ise iktidarın kendisinden farklı düşünenleri korkutmak istediğinin altını çizerek başbakan Nikola Gruevski’yi Adolf Hitler’le kıyasladı.

Saturday 18 August 2007

“HOŞCAKAL RUMELİ” DİZİSİ ATV EKRANLARINDA

Türkiye ve Makedonya’nın işbirliği ile bu ayın 19’da Manastır’da “Hoşçakal Rumeli” adlı yeni dizinin çekimlerine başlanacak.

Yönetmenliğini Serdar Akçar’in üstlendiği dizide her iki ülkeden de aktörler katılacak. Çekimler Manastır ve Ohri'de yapılacak.

Dizide 1899 yılında Osmanlı İmparlatörlüğünün Balkanlar'daki çöküşünü ve bu dönemde Manastır'da yaşayan Ramiz adında fakir bir türk sütçüyü ve ailesini hayatını anlatmaktadır. Osmanlı İmaratörlüğünün çekilmesiyle Ramizin de Rumeli topraklarından göçünden bahsedilecek.

Finansmanı Türkiye’nin ATV televizyonuna ait. Dizi Makedonya Kültür Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığından da destekleniyor.

Wednesday 15 August 2007

AİDS HASTALARI SAYISINDA AŞIRI ARTIŞ

AİDS hastalığı dünya çapında milyonlarca insan için çok yıkıcı boyutlara ulaşmış durumda. Makedonya’da da rakamlar son yıllarda AİDS vakalarının sayısının aşırı çapta yükseldiğini gösteriyor. Yetkililer Haziran 2007 itibariyle ülkemizde toplam 101 kişi AİDS hastası ve HIV pozitif virüsüne yakalanmış bulunduğunu vurguluyorlar. Bu yıl kaydedilmiş hastaların üçte ikisini gençler ve erkekler oluşturuyor. Yaşları 20 ila 39 arasında değişiyor. Ülkemizde şimdiye kadar hala tedavisi olmayan hastalıktan ölenlerin sayısı 53’e ulaştı.


Peki dünyadaki durum ne? 2006 sonu itibariyle dünya çapında 39.5 milyon AİDS hastası bulunuyor. En yüksek enfeksiyon ve ölüm oranları Sahra altı Afrika’da gmrülmekte. Burada yoksulluk hastalığı, hastalık da yoksulluğu katmerlendirmiş durumda. Afrika’da AİDS hastalarının yüzde 5.9’u yetişkenlerden oluşurken, geçen yıl ölenlerin sayısı da 2.1 milyona ulaştı.


1981 yılında ABD ve Afrika hastanelerinde ilk AİDS vakalarının görülmesinden bu yana geçen 26 yılda, HIV dünyanın neredeyse bütün ülkelerine dağılarak 65 milyon kişiye bulaştı, 25 milyonun da ölümüne sebep oldu.


UNAİDS öncülüğünde dünya çapında HIV/AİDS konusunda bilgilendirme, tedavı yöntemleri, ilaç tedariki ve sivil inisiyatiflerin geliştirilmesi konusunda çalışmalar devam ediyor.

Tuesday 14 August 2007

NEFRET EDİYORUM...

Nefret nedir? İnsan neden nefret eder? Nasıl bir duygudur nefret etmek? Birşeylerden nefret etmek insana ne kazandırır?


Herşeye bir gün alışır insan ve isterse herşeyi sevebilir ama gereksiz yere can alan birini sevemez mesela. Hiç sevmemek midir nefret? Hayır cevap bu da değil. Aşırı öfkemidir? Hiç sanmıyorum nefretin tam karşılığı bu da olamaz.

Peki bana yardımcı olabilir misiniz nefret denilen şey nedir? Çünkü ben hayatımda hiç bir şeyden nefret etmedim. Bazen çok kızdığımda kullandım bu kelimeyi, bazen de canım çok yandığında ama nefret etmek inanın bana çok ağır bir kelime olarak geliyor. Affedilemeyecek şey yoktur ve hiç bir öfke ömür boyu süremez. O zaman neden birşeylerden nefret ediliyor?


Nefretlerim!!!


“Her gün işe gitmekten... Çalıştığım iş yerinden... Bilgisayarımdan...İnternette sörf yapmaktan...Gündemi takip etmekten... Muhabir olmaktan...Mesleğimi şartlar dahilinde profesyonelce yapmaya çalışmaktan...Basın toplantılarına gitmekten...Haberin değerine anlamaktan...İyi haber yapmaktan...Kameradan...Profesyonelce çekilen görüntüden...Konuşmacının kısa, öz ve net açıklamasından... Gazete ve çok başarılı bir anlatımla, değerli köşe yazarların çok güzel yorumlar okumaktan…İyi haber bültenleri izlemekten… Çalışmadığım halde, çok para kazanmaktan...”


Evet, nefret ediyorum ama neden. Her şeyin bir nedeni var?


Monday 13 August 2007

OHRİ ANLAŞMASI'NIN 6. YILINDA...

Мakedonya'da hükümet ile Arnavut güçler arasında 2001 yılında patlak veren kanlı olaylar ancak Avrupa Birliği ve Amerika'nın müdahalesi sonucunda tarafların 13 Ağustos 2001 günü Makedonya'nın Ohri şehrinde imzaladıkları barış anlaşmasıyla sona erdirilebilmişti.

Anlaşma bugün, Makedonya’nın Avrupayla bütünleşmesi için en önemli faktörelerden birini oluşturuyor.


Makedonya'da aylarca süren çatışmalara son veren anlaşmanın ımzalanmasıyla, o zamanki geniş koalisyon hükümeti tarafından Makedonya’daki Arnavut azınlığına daha büyük haklar tanıyacak ve daha iyi katılımı sağlayacak anayasal ve yasal değişiklikleri yapıldı.

Peki, Çerçeve Anlaşması Türklere ne kazandırdı?

İş olanakları: 2001 yılında imzalanan Ohri Çerçeve Anlaşması gereğince Makedonya’da yaşayan Türklere iş olanakları tanınmaya başlanmış ancak gerekli denge oranı (3.85%) halen sağlanamamıştır.


Egitim: En onemli sorunlardan biri olmaya halen devam etmektedir özellikle Doğu Makedonya yaşayan Türklerin eğitim problemleri çok büyük. İstatistik kurumunun verilerine göre Makedonya’da okula hiç gitmeyen 4952 Türk var. Orantıları kıyaslarsak Türklerden sadece Romanlar daha kötü durumda.


Medya: İlk kez 1943’te çıkmaya başlayan Türk gazetesi Birlik, mali sorunlar nedeniyle 2003’te yayın hayatına veda etti. Türkçe yayın ise günde 2.5 saatlık bir süre ile Makedonya Devlet Televizyonunun 3. kanalında yapılmaktadır.


Bu verilere bakıldığında OHRİ ANLAŞMASI'NIN 6. YILINDA... Türklerin faydalanıp faydalanmadığı tartışma konusu olabilir. Üçüncü millet olmasına rağmen, Türkler saf dışı mı bırakıldı? Konuyu gündeme getiren ve kamuoyunda tartışan aydınlar var mı acaba? Türk Medyalarını dikkatla izledim. Ben hiç duymadım, okumadım. Ya siz…

Sunday 12 August 2007

MARJİNAL GENÇLİK

2007 Dünya Gençlik Günü’nün bu yılki konusu: "Farkedil, sesini duyur: kalkınma için gençlik katılımı". Uluslararası Gençlik Günü dünyaya gençliğin potansiyelini farketme; gençlere ise başarılarını kutlama ve kalkınma için harekete geçmeleri için plan yapma fırsatı verir.

Bu alandaki tüm paydaşlara gençlerin küresel, ulusal ve yerel çalışmalarda ve karar alma mekanizmalarında yer almalarını temin eden toplantılar yapmalarını sağlayan eşsiz bir fırsat sunar.

Makedonya tarihinde ilk kez Uluslararası Gençlik Günü kutlamalarına katılıyor.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki Mun, yaptığı açıklamada Dünya Nüfusunun dörtte birini oluşturmalarına rağmen gençler dünta genelinde işsizler kervanın yarısını teşkil ediyor, toplumlarda ise hala “ihmal edildikleri ve hiçe sayıldıklarının” altını çizdi.

Dünya’nın geleceği değil tam da bugünü olan gençliğin ortak sorunu işsizlik, yoksulluk ve mutsuzluk…

Dünya gençlere kalıyor değil mi...?

Friday 10 August 2007

HÜKÜMET: EKMEĞE ZAM GEREKMİYOR

Balkan insanının vazgeçilmez katığı aynı zamanda sofrasının geleneği olan ekmek fiyatına zam yapılması ile ilgili son günlerde birkaç üretiçi firma arasında medya aracılığıyla yoğun tartışmaların yapılmasına neden oldu. Ekmek fiyatı polemikleri, zaten bütçeleri kısıtlı olan vatandaşların kaygılanmasına fırsat verdi.

Hükümet piyasa ekonomisinde bu tartışmalar yürütülmesinin asılsız olduğunu vurguluyor. Hükümet sözcüsü Ivica Bocevski piyasa ekonomisinde fırıncılar arasında ekmek fiyatlarının kamu oyu önünde olduğu gibi gizli oluşturulmasının dahi yasak olduğununun altını çizdi. Hükümetin yaptığı analizlere göre ekmek fiyatlarına şu anda zam yapılması için geçerli nedenler görmüyor. Fiyat zaten serbest piyasada belirleniyor. Piyasada bazı düzensizliğin meydana geldiğini kabul eden sözcü Bocevski hükümet tarafınca alınacak olan önlemlerle ilerideki dönemde ekmek sektöründeki olumsuz gelişmelerin düzeleceğini vurguladı.

Gelecek hafta itibariyle ekmek fiyatlarına yüzde 40 civarında zam yapılması daha doğrusu en çok satılan tip 500 unundan üretilen ekmeğin fiyatı 18’den 25 denara yükselmesi bekleniyor. Ekmeğe zam yapma kararın un fiyatlarının artmasından kaynaklanıyor. Bunun ana nedeni bölgede yaşanan kuraklık ve buğday yetersizliği.

Thursday 9 August 2007

SÜRESİZ DOĞUM KAĞIDI DÖNEMİ BAŞLAYACAK

Nedendir bilinmez ama Makedonya’da belge çıkardığınızda doğum kağıdı sunmanız şart koşuluyordu. Bu yetmiyor bir de Doğum belgesinin 6 aydan daha eski olmaması gerekiyordu.

Böylece vatandaşlar, İçişleri Bakanlığının kalabalık gişeleri önünde sinirin yanı sıra hem zaman kaybediyor, hem de zaten kısıtlı olan bütçelerinden belli bir miktarda para ayırmaları zorunda kalıyorlardı.

Vatandaşların bu sıkıntılarını gidermek ve çilelerini sona erdirmek niyetinde olan hükümet yetkilileri doğum kağıdına ulaşılmasını kolaylaştıracak süreci başlattı. Buna göre vatandaşlar doğum belgelerini çıkarmak için internet aracılığıyla başvuruda bulunabilecek. Doğum kağıdları ise süresiz olacak, daha doğrusu ikinci kez çıkarmaya gerek kalmayacak. Ancak Bakanlık yetkilileri dijital ortamda vatandaşlara doğum belgesi verme işleminin başlamasına ilişkin kesin bir tarih veremedi. Hükümetin bu vaadi gerçekleşecek mi bilinmez ama hükümetlerin vermiş oldukları eski vaadleri göz önüne getirdiğimizde güvenmemiz sözkonusu olamaz.

Örneğin Makedonya'da pasaport sahibine ilişkin biyometrik bilgilerin de yer aldığı yeni pasaportların kullanılmasına başlandı. İçişleri Bakanlığı pasaportların çıkarılması işlemin basitleşeceğini ve kalabalıkların oluşmayacağını ileri sürmelerine rağmen tam aksine olaylarla karşılaştık.

Wednesday 8 August 2007

KÜLTÜR MİRASI DİJİTAL ORTAMDA KORUNACAK

Şehir ve Ohri Gölü, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu (UNESCO) tarafından dünya mirası listesine dahil edilmesine rahmen Makedonya yetkililerinden maalesef hiç kimse turistik şehrin kalkınması için UNESKO fonlarının istifade edilmesi yönünde ilgi göstermemiş.

Bugüne kadar UNESKO fonlardan sadece bir kez, 1981 yılında 20 bin dolarlık bağış sağlanmış.

Bu arada, Makedonya’nın kültür mirasın tamamı Aralık ayının sonuna kadar dijital ortama geçmesi bekleniyor. Mirasın dijital ortama geçmesiyle korunmasının yanı sıra elverişsiz hava koşulları, savaşlar ve insan etkenlerinden zarar görmemeleri sağlanacak.

Makedonya’da kurulacak olan merkez tüm Güneydoğu Avrupa ülkelerini kapsayacak.

Tuesday 7 August 2007

BASIN VE SİYASİ PARTİLER BOŞKOVSKİ DAVASINA ZARAR VERİYOR

Eski İçişleri Bakanı “Lube Boşkovski” adını taşıyan Sivil Toplum Kuruluşu siyasi parti ve medyalar tarafınca Boşkovski isminin anılmaması ricasında bulundu.

Eski Kamu Güvenlik Müdürü Goran Mitevski, basında Lube Boşkovski isminin yer alması davanın sonucuna zararlı olacağının altını çizerek Lahey Mahkemesi Makedonya basınında çıkan her haberi dikatle izlediğini vurguladı.

Mitevski olumsuz örnek olarak, Boşkovski adına hazırlanan “Makedonya için gerçekler” bilbordunu gösterdi. Mitevski, eski Başbakan Vlado Buçkovski tanklar için yedek parçaların satın alımı soruşturmasında Boşkovski’nin her hangi bir müdahale etme imkanın olmadığını ve soruşturma yargıçı Katica Yovanovska ile görüşmediğini ileri sürdü.

Buçkovski’nin, Lube Boşkovski davasında kilit tanık konumunda olmadığını vurgulayan Goran Mitevski hakkında suç davası başlatılan bir kişinin Boşkovski lehine olacağına inanmadığını vurguladı.

Lahey Mahkemesinde ekim ayına kadar savcılığın daha 25 tanığın ifadesi alınacak. Ocak ayından ise savunma tanıklarının söz alması bekleniyor.

Ülkenin eski içişleri bakanı Lube Boşkovski ile eski polis şefi Yohan Tarçulovski, cinayet, zulüm ve yıkıma neden olmak gibi 70 ayrı olayda bireysel sorumluluk taşımakla suçlanıyor.

Makedonya’da altı yıl önce yaşanan kriz sırasında savaş suçu işledikleri iddia edilen eski içişleri bakanı Lube Boşkovski ve polis şefi Yohan Tarçulovski bugün Lahey’de eski Yugoslavya ile ilgili Uluslararası Savaş Suçları mahkemesine çıkıyor.

İki eski yetkilinin, 2001 yılında Makedonya güvenlik güçleri ile Arnavut Ulusal Kurtuluş Ordusu arasında patlak veren çatışmalar sırasında, Arnavut azınlığın yaşadığı bir köye saldırı düzenledikleri iddia ediliyor.

Savaş Suçları Mahkemesi'nin iddianamesinde, Boşkovski ile Tarçuloski'nin, sekiz Makedon askerin bir saldırıda öldürülmesine misilleme olarak, polis ve askeri birliklere, kuşattıkları Ljuboten köyünü bombalama emri verdikleri kaydediliyor.
Köyde askeri bir hedefin bulunmadığı ileri sürülen iddianameye göre, bu bombalı saldırıda, biri beş yaşında bir çocuk olmak üzere yedi Arnavut öldü. Kendilerine yöneltilen suçlamaları reddeden Boşkovski ile Tarçulovski, Lahey'deki mahkemede yargı önüne çıkan ilk üst düzey Makedon yetkilileridir.


Monday 6 August 2007

ÜSTÜN KALİTELİ ZIR “DELİLER”

İki deli hastaneden kaçmış.

Akşam geri dönmüşler.

Doktorlar sormuş niye kaçıp niye döndünüz.

Demişler ki biz aslında yarın kaçacaktık bugün provasını yaptık.


Yukarıda okuduğunuz fıkra deliler için çok sayıda yazılan fıkralardan sadece bir tanesi...

Değerli zamanınızı almamak ve ben de deliler kervanına katılmamam ihtimaline karşı kısa bir fıkra seçtim...

Delilere ait fıkrayı seçmem nedeni şu...

Geçenlerde Üsküp’ün Psikiyatri hastanesinden 14 deli kaçtı...

Hem de hiç prova yapmadan...

Yakınlarını öldürme teşebbüsü ile suçlanan delilerden ikisi hala serbest...

Üsküp sokaklarında yada yakın çevresinde özgür olma mutluluğunu yaşıyorlar...

Polis ise arama ve delileri tekrar hastaneye çevirme operasyonuna devam ediyor...

Hastane müdürü ise yeterli güvenlik elemanın olmadığında şikayet ediyor...

Diğer yandan Maliye Bakanlığı yeni elemanların alınmasına izin vermiyor...

Sağlık Bakanlığı yetkilileri ise suçun sadece bir tarafta aranmaması gerektiğinin altını çizerek soruna sistematik daimi çözümün bulunması gerektiğini savunuyor...

Sadece sözü edilen deliler olsaydı ne mutlu bize...

Nufüsu iki milyon olan Makedonya “delilerini” tüm dünyaya ihraç etme düzeyine geldi...
Hem de üstün kaliteli, zır “deliler”...

Sunday 5 August 2007

21. YÜZYILDA İÇME SUYU REZALETİ

Radoviş, Makedonya’nın doğusunda büyük bir kent….Ali Koç ve Kocali ise Radoviş belediyesine bağlı iki köy… Gururla "TÜRKÜZ" diyen de insanları...

Nüfusu 1000 civarında, genelde tarım ve hayvancılıkla uğraşıyorlar…Devletten tamamen unutulmuşlar. Çok güzel Türkçe konuşuyorlar, çanak antenleri ile umutlarını bağladıkları Türkiye’yi izliyorlar, ancak çaresiz ve yoksullar. O güler yüzlü, şirin çocuklar, Ahmet, Mustafa, Sevim, hep bir beklenti içinde...Daha iyi günleri, kimselerin gelip dertlerine ortak olmalarını… Çoğunun, ayakkabı bile yok ayaklarında, kıt kanaat geçiniyorlar. Kız çocukları, geleneksel yöre kıyafetleri ile bir defile yapıyorlar ki, sormayın gitsin…

Geçen hafta vatandaşlarımızın yardımına Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı (TİKA) yetişti ve yıllarca süren çile sona erdi. 21. Yüzyılda, Ali Koç ve Kocali köyleri İÇME SUYUNA kavuştu. Makedonya devletinin çoktandır yapması gerektiğini TİKA yaptı.

İçme suyu sıkıntısını gideren projenin tamamlanması dolayısıyla Ali Koç ve Kocali köylerinde, geçen hafta adetta bayram havası esti.

Bu bölgelerde yıllarca su sorunu yaşanmaktaydı ve bu problem bölge halkının farklı alanlarda daha büyük problemler yaşamasına sebep olmaktadır. Sağlık, sosyal ve Makedonya Türklerinin kanayan yarası göç bunlardan bazılarıdır.

Buz gibi soğuk ve lezzetli Balkan suyunu ilk olarak İçme suyu sisteminin açılış törenlerine katılan Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Danışmanı Ahmet Davutoğlu ve Türkiye Cumhuriyeti Üsküp Büyükelçisi Taner Karakaş tattı.

TİKA ve beraberindeki heyetin Doğu Makedonya ziyareti esnasında objektivlerimizi ilginç kareler kaydedildi.

En mutlu günlerinde birini yaşayan Türkiye Başbakanı danışmanı Davutoğlu, törenler esnasında yöre kıyafetleri ile giyinmiş bir çocuğu kucağına alarak bol bol sohbet etti.

TİKA başkanı Hakan Fidan ise yöre halkının hazırladığı poğaçaları çok beğendi.


"Dünya için üretiyoruz..."