Friday 30 November 2007

Mafya lideri, mafya filmi izlerken yakalandı

İtalyan polisi, yeraltı dünyasının önde gelen bir ismini, gözaltına almak için odasını bastığında bir mafya liderinin tutuklanmasıyla ilgili gerçek hayattan uyarlama bir televizyon filmini izlerken buldu.

Polis açıklamasına göre, Michele Catalona (48) gözaltına alındığında, organize suç örgütü Cosa Nostra’nın lideri Salvatore Riina’nın 1993’te tutuklanmasının gösterildiği mini televizyon filmi “Babaların Babası”nın son bölümünü izliyordu.

Uyuşturucu kaçakçılığı ve gaspla suçlanan Catalano’nun, bu ay içinde tutuklanan, 25 yıldır aranan son “babaların babası” Salvatore Lo Piccolo’nun yanında çalıştığı düşünülüyor.

Polisin verilerine göre, Lo Piccolo, Sicilya’daki suç örgütünün yönetimine, Rii’nin halefi olan ve 40 yıl aranmasından sonra geçen yıl tutuklanan Bernardo Provenzano’dan sonra geçti.

Mini televizyon filmine, siyasiler ve entelektüeller tarafından Riina’nın bir kahraman gibi gösterildiği eleştirileri getirilmişti.

Riina, 100’den fazla cinayetten hüküm giymişti.

Thursday 29 November 2007

46 yıldır mağarada yaşıyor

Sevdiği öldü, dağa çıktı. En son 20 yıl önce yıkandı. İran bu adamı konuşuyor.
İran'da 46 yıldır mağarada yaşayan bir adamın bulunduğu bildiriliyor.
İran medyasında yer alan haberlere göre yaşlı adam en son 20 yıl önce yıkanmıştı.

Bir gazeteye konuşan İranlı adam ülkenin kuzeyindeki mağarasına sevdiği bir insanın ölümünden sonra taşındığını söyledi.

Yakındaki köyde yaşayanların kendisine bir kulübe yaptığını anlatan yaşlı adam, ormanın ortasında olmayı tercih ettiği için mağarasında kaldığını belirtti.
Yoğurt, sebze, ormanda yetişen meyvalar ve ekmekle beslenen İranlı, 46 yıldır sıcak yemek yemediğini söylüyor.

Son yıkanma tarihi hastaneye gittiği 1987 senesiymiş ancak beş yıl önce köylüler tarafından kirli saçını kesmeye ikna edilmiş.

Yaşlı adam gazeteye eğitimli bir insan olduğunu, pekçok şiir bildiğini de anlattı. 66 yaşında olduğunu söyleyen İranlı, gazetede yer alan resminde çok daha yaşlı duruyor.

Her 5 kişiden biri cahil

Dünyada her beş yetişkinden biri cahil... Bunu ciddi bir rapor söylüyor.
BM'nin Bilim, Eğitim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından hazırlanan yıllık eğitim raporunda, büyük eşitsizliklere rağmen dünyada okula giden çocuk sayısında artış olduğu, ancak okuma yazma bilme oranının artırılması konusundaki çalışmaların hala yetersiz kaldığı bildirildi.
Raporda, "Dünyada hala her beş yetişkinden birisinin okuma yazma bilmediği" vurgulandı.

Okuma yazma hakkının, dünyada en temel haklardan birisi olduğu kaydedilen raporda, BM'nin 2000 yılında Dakar'da düzenlediği ve 164 hükümetin, çocuk, genç ve yetişkinlere eğitim götürülmesi açısından doğrudan taahhüt altına girdiği hedeflere ulaşılamadığı vurgulandı.

Konuya duyarsızlıkları yüzünden özellikle siyaset adamlarına sert eleştiriler getirilen raporda, kadınların da erkeklere oranla eğitim hizmetlerinden gerektiği kadar yararlanamadıklarına dikkat çekildi.

Raporda, okuma yazma bilmeyenlerin 4'te 3'ünün 15 ülkede yaşadığı ve bu ülkelerin 8'inin nüfusu yoğun Bangladeş, Çin, Brezilya, Mısır, Hindistan, Endonezya, Nijerya ve Pakistan olduğu kaydedildi.

Wednesday 28 November 2007

Nadide Faberge yumurtası rekor fiyata satıldı

Christie’s müzayede evi tarafından satışa çıkarılan mine ve altın kaplamalı nadide Faberge yumurtası, 9 milyon sterline (22 milyon YTL) satıldı.

Pembe mineli, saatli Faberge yumurtasının, resimler dışındaki Rus sanat eserleri arasında en yüksek fiyata satılarak dünya rekoru kırdığı belirtiliyor. İkinci sırada ise 2002’de 11,5 milyon YTL’ye satılan başka bir Faberge yumurtası bulunuyor.Müzayede evi, yumurtanın adı açıklanmayan özel bir Rus müşteriye satıldığını kaydetti.

Faberge yumurtaları ilk olarak, Rus Çarı 3. Alexander tarafından eşi Maria Fedorovna’ya hediye edilmek üzere mücevherci Peter Carl Faberge’e sipariş edilmişti.

Çar, oğlu 2. Nicholas çar oluncaya kadar Faberge’den her yıl bu yumurtalardan bir adet üretmesini istedi. 2. Nicholas, bu geleneği bozarak, karısı ve annesi için her yıl iki yumurta yaptırdı.

Faberge, Rus Kraliyet ailesi için, hepsi günümüze kadar ulaşmayan 50’den fazla nadide yumurta işledi.
Bugün satılan Rothschild Faberge yumurtasının, 12 özel müşteri için kraliyet standartlarında üretilen özel ürünlerden birisi olduğu belirtiliyor.

Tuesday 27 November 2007

İsim anlaşmazlığı Makedonya'nın NATO hedefinde belirleyici unsur değil

NATO Parlamento Başkanı Jose Lello Pazartesi günü basın mensuplarına verdiği demeçte, Makedonya'nın NATO umutlarının komşu Yunanistan ile arasındaki isim anlaşmazlığına değil reformlara bağlı olduğunu söyledi.

NATO Parlamenterler Meclisi Başkanı Jose Lello 26 Kasım Pazartesi günü Makedonya'nın iç sorunlarını demokratik bir şekilde halledebilme becerisini göstermesi gerektiğini söyledi. Lello, ülkenin komşu Yunanistan ile arasındaki isim anlaşmazlığının Makedonya'nın NATO üyelik hedefine zarar verdiği yönündeki önerileri de reddetti.

Lello Üsküp ziyareti sırasında Makedon parlamentosuna hitaben yaptığı konuşmada, "Sözde isim anlaşmazlığı NATO'nun sorunu değildir. Bu, BM nezaretinde iki ülke arasında görüşülen ikili bir meseledir. Ancak bildiğim kadarıyla, bir ülkenin ismi NATO üyeliğinde asla engel teşkil etmemiştir." dedi.

Lello, Makedonya'nın asıl yapması gerekenin gerekli yasal mevzuatı onaylayıp gereken reformları gerçekleştirmesi olduğunu belirtti.

Başkan, hukukun üstünlüğü, azınlık haklarının korunması ve yolsuzlukla mücadelenin ülkenin üyelik sürecinin başlıca unsurları olduğunu söyledi.

Makedonya, Adriyatik Tüzüğü'nün diğer üyeleri Arnavutluk ve Hırvatistan ile birlikte, gelecek yıl Bükreş'te yapılacak NATO zirvesinde İttifaka katılım daveti almayı umut ediyor. Ancak NATO yetkilileri, hangi ülkelerin üyeliğe davet edileceğini henüz belirlemediklerini söylüyorlar.

Japonların pamuk elli, hamarat robotu

Japonlar, yumuşak elli, sohbet eden ve maharetli elleriyle yemek servisi yapan yeni bir robot geliştirdi. Robotların insana daha fazla benzetilmeye başlandığının yeni bir işareti olan yüksek teknoloji ürünü robot, E.T’yi andırıyor.

Bir önceki robot Wendy’nin 21. yüzyıl versiyonu olarak “Twendy-One” adı verilen robot, kibar bir şekilde kavrayan yumuşak ellere ve parmaklara sahip. Robotun ellerine bir insanın oturup kalkmasına yardımcı olacak güç de verildi. Robotun ayrıca, ekmeği düşürmeden alabilme, buzdolabından istenilen yiyeceği alabilme, tostu tabağa koyup servis edebilme ve insanları yataktan kaldırma özellikleri de bulunuyor.

“Twendy-One” projesini yürüten ve bugün projeyi tanıtan Waseda Üniversitesi makine mühendisliği bölümünden profesör Şigeki Sugano, bunun, birçok sistemle bütünleştirilmiş dünyadaki ilk robot olduğunu söyledi. Profesör, “Gücü esneklikle dengelemenin zor olduğuna da” dikkat çekti. Bir Japon kadının ortalama boyundan biraz daha kısa olan 1,5 metre boyunda ve 111 kilogram ağırlığındaki “Twendy-One”ın milyonlarca doların harcandığı, 7 yıl süren çalışmaların ürünü olduğu belirtildi.

Profesör Sugano, 2015’e kadar yaşlılara yardım edebilecek ve bürolarda çalışabilecek 200 bin dolar değerinde daha uygun bir robot tasarlamayı planladığını da bildirdi. Ancak şimdilik bunun gelişme aşamasında bir çalışma olduğunu belirten Sugano, Twendy-One’ın bataryasının ömrünün 15 dakika olduğunu ve her kullanımda fazla ısınma eğilimin bulunduğuna da dikkat çekti.

Monday 26 November 2007

TEFEYYÜZ SERBEST GÜREŞ KULÜBÜ KAPANMA EŞİĞİNDE

Yıllardır başarılara imza atan ve Makedonya Türklerini dünyanın her yerinde gururla temsil eden Tefeyyüz Serbest Güreş kulübü kapanmanın eşiğine geldi.

Kaliteli güreşçilere rağmen maddi sıkıntılar nedeniyle kulüpte yüzler gülmüyor.



YAĞLIBOYA TABLO DEĞİL, DÜNYA

NASA uyduları dünyanın öyle fotoğraflarını çekmiş ki tablo gibi... İşte o görüntüler...

Dünya yüzeyinin uzaydan NASA’nın en gelişmiş uydularıyla çekilen fotoğrafları adeta birer yağlıboya tabloyu andırıyor.

Amerikan Uzay Ajansının dünyanın değişimini gözlemlemek için çektiği kareleri görenler gerçekliğine inanmakta zorlandı.

Natron Gölü, Himalayalar gibi bölgelerin de görüntülendiği fotoğraflar için ‘‘Dünya uzaydan hiç böyle görüntülenmemişti’’ yorumu yapılıyor.

Sunday 25 November 2007

ÇINAR AĞACININ SESSİZ İSYANI

Üsküb’e kış geldi. Çınar altında havuz başında, eski Osmanlı çarşısını yaşayarak güveçte kuru fasülye ile özel Üsküp köftesini yiyenler yok artık.
Duruma üzülen ve tek başına kalan Koca Çınar neler düşünüyor acaba?


  • Dünyanın her yerinden gelen ve dalları altında yemek yiyen misafirlerin eksikliğini
  • Çarşıdaki esnafın halini
  • Kurşunlu Han’ın tarihe kavuşmasını
  • Makedonya’daki Türk Medyasının durumunu
  • Taş Köprüsü’nün mihrabını
  • Türk Tiyatrosunu
  • Türklerin Eğitimdeki çok ciddi sorunlarını
  • Özellikle, Türklerin Doğu Makedonya’daki göç durumunu

Mutlaka ki hepsi birbirinden önemli...hem de nasıl....

MİHRAB İÇİN SÖZ VEREN HÜKÜMETİN ZAMANI DARALIYOR

Hükümet, Taş Köprüsü söz olunca çifte standart uyguluyor. Nisan ayında hükümetin basın sözcüsü İvica Bocevski yılın sonuna kadar bütçeden ayrılan parayla mihrabın onarılacağını söylemişti. Yılın sonu yaklaştı, ancak Taş Köprüsünde herhangi bir çalışmaya, maalesef tanık olamadık.

Aynı toplantıda, hükümet sözcüsü kendi deyimine göre Türklere karşı 17.ci yüzyılın sonlarında yapılan ayaklanmanın kahramanı Karpoşun anısına lehva yapılacağını da vurguladı.

Hükümet bu sözünü zamanında yerine getirdi. Lehva, Taş Köprüsünde yerini aldı.

Makedonya Televizyonu Türkçe Programı için hazırladığım haberin orjinelini aktarıyorum. Tarih 25 Nisan 2007.

MİHRAB YILIN SONUNA KADAR HAZIR OLACAK

Üsküb’ün sembolü haline gelen Osmanlı Taş Köprüsü mihrabı yılın sonuna kadar onarılacak. Dünkü Bakanlar kurulunun olağan toplantısında Kültür Bakanlığı mihrab projesini tamamlaması konusunda görevlendirdi.

Hükümet sözcüsü, İvica Bocevski’ye mihrabın onarılma projesinin üç aşamada tamamlanacağını vurguladı. Birinci aşamada, mihrabın korunmuş olan parça ve kırıntıların seçimi, teşhis ve onarımıdan oluşacak. İkinci aşamada ise mihrabla ilgili araştırmanın yanı sıra mihrabın tamamını oluşturacak, taş parmaklıklar ve levha gibi yeni elementlerin yapılması öngörülmüş.

Son aşamada ise mihrabı orjinel hale çevirecek onarım çalışmalarına başlanacak. Hatırlanacağı üzere, hükümet bir ay önce Bakanlar kurulu toplantısında mihrabın onarılması için girişimi başlattı. Mihrabın onarım masraflarını hükümet devlet bütçesinden karşılayacağının da altını çizmişti.

Mihrab 22 Temmuz 2002 tarihinde yıkıldı ve taş köprüsü aslî görüntüsünü kaybetti. O günden bugüne kadar, mihrab konusunda medyada epeyce tartışmalar yapıldı.

Dünkü bakanlar kurulu toplantsında Üsküp Taş köprüsü ile bağlantılı bir karar daha aldı. Karar uyarınca, mayıs ayının sonuna kadar köprüde, sözcü İvica Bocevski’nin deyimini göre “Türklere karşı 17.ci yüzyılın sonlarında yapılan ayaklanmanın kahramanı Karpoşun anısına lehva yapılacak.

Bocevski’ye göre anı lehvanın Taş köprüsüne ilave edilmesi ile Makedonya Kumanova Kralı olarak bilinin kahraman Karpoşa vefa borcunu ödemiş olacak.

Saturday 24 November 2007

FARELER EN PAHALI RESTORANI KAPADI

Geçtiğimiz hafta içinde 25 bin dolara servis ettikleri tatlıyla dikkatleri üzerine çeken Serendipity 3 adlı New York restauranı, belediye sağlık ekiplerince, temizlik kuralları ihlali olduğu gerekçesiyle kapatıldı.

Restoranda yapılan denetimlerde başta fareler, hamam böcekleri ve sinekler olmak üzere birçok sağlık riski oluşturucu sebepten dolayı kapatılma kararı verildi. "Serendipity 3" adlı restoran geçen hafta içinde bir kasesi 25 bin dolara "Frozen Haute Chocolate" isimli tatlısını medyaya tanıtmıştı.

“Serendipity 3' adlı pastanenin sahibi Stephen Bruce, lüks mücevher mağazası “Euphoria New York' ile işbirliği yaparak hazırladığı “Frrozen Haute Chocolate' adlı tatlıya 25 bin dolar fiyat biçti ve dünyanın en pahalı tatlıları listesinde zirveye oturmasını sağladı.

Tatlıda, 5 gram, yenilebilir 23 karat altın bulunuyor. Yenilebilir altınla çevrelenmiş bir kadeh içinde sunulan tatlının dibinde de 1 karat elmasla süslü 18 karatlık altın bilezik yeralıyor.

Dünyanın en pahalı tatlıları listesinde Türk yapımı bir tatlının bulunması da dikkat çekti. 1000 dolara satılan altın kek, dünyanın en özel tatlıları arasında yerini aldı. İşte dünyanın en pahalı diğer tatlıları…

1- 25 bin dolara satılan “Frrozen Haute Chocolate”


2- Sri Lanka’da Wine3 Restoranında satılan 'The Fortress Aquamarine' Fiyatı: 14,500 dolar


3- 'Saint Louis Brownie' Atalantic City'de Brûlée'de satılıyor. Fiyatı: 1000 dolar


4- 'Altın süslü dondurma', Serendipity 3'te servis ediliyor. Fiyatı 1000 dolar. Yenilebilen altın
yapraklarıyla sunuluyor ve dünyanın en pahalı dondurması olarak kabul ediliyor.


5- 'Sultan’ın Altın keki' Çiragan Palace Kempinski'de servis ediliyor. Fiyatı 1000 dolar. Sultanların çok özel günlerde hazırlattığı söylenen bu kekin çevresindeki 24 ayar altın yaprakların hazırlanması 72 saati alıyor. Sultan'ın altın keki, el yapımı gümüş bir tepside ve altın damgalı bir kutuyla servis ediliyor.

ÜSKÜP ŞİİR OLDU, ŞİİRLE YAŞADI

Türkiye Yazarlar Birliği’nin ilkini 1992’de Bursa ve Konya’da gerçekleştirildiği Türkçe’nin Uluslararası Şiri şölenlerinin 7.si Makedonya’nın başkenti Üsküp’te yapıldı.

15 yıl içinde altı defa yapılan Türkçe’nin Uluslararası Şiir Şöleni, geçmiş asırların anıtlaşmış şairlerini hatırlatarak, yedi iklim dört bucaktan zamanımızın yaşayan dil ve şiir ustalarını bir araya getirerek edebiyat dünyamızda yeni bir dirilişin zemini hazırlıyor.

Üsküp doğumlu büyük şairimiz Yahya Kemal’e ithaf edilen şölende Mevlana, Cevdet Paşa ve Hatayi ödülleri verildi.

Şiir Şöleni dünyanın çeşitli ülkelerinde yapılan süreklileşmiş en büyük ve en geniş katılımlı edebiyat ve kültür faaliyetini oluşturmaktadır.

Üsküp şölenine, Türkiye’den 50’den fazla şair, ilim adamı, edebiyatçı ve basın mensubu katıldı.

Şölenin başarılı organizasyonunu Türkiye Yazarlar Birliği’nin yanı sıra Üsküp’ün Köprü derneği de imza attı.

KAYBOLAN ŞEHİR


Üsküp ki Yıldırım Beyazıd Han diyârıdır

Evlad-ı Fatihân’a onun yâdigârıdır.

Firûze kubbelerle yalnız bizim şehrimizdi o;

Yalnız bizimdi, çehre ve rûhiyla biz’di o.

Üsküp ki Şar dağ’ında devâmıydı Bursa’nın.

Bir lâle bahçesiydi dökülmüş temiz kanın.

Üç şanlı harbin arş’a asılmış silâhları

Parlardı yaşlı gözlere bayram sabahları.

Ben girmeden hayâtı şafaklandıran çağa,

Bir sonbaharda annemi gömdük o toprağa.

İs’a Bey’in fetihte açılmış mezarlığı

Hulyâma âhiret gibi nakşetti varlığı.

Vaktiyle öz vatanda bizimken, bugün niçin

Üsküp bizim değil? Bunu duydum, için için.

Kalbimde bir hayâli kalıp kaybolan şehir!

Ayrılmanın bıraktığı hicran derindedir!

Çok sürse ayrılık, aradan geçse çok sene,

Biz sende olmasak bile, sen bizdesin gene.


Thursday 22 November 2007

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÜSKÜP BÜYÜKELÇİLİĞİ’NDEN MEDYALARA TEPKİ

Türkiye Cumhuriyeti Üsküp Büyükelçiliği Makedonya medyalarında PKK/KONGRA-GEL örgüt mensuplarına “terörist” yerine “isyancı” veya “savaşçı” olarak nitelendirilmesine tepki gösterdi. Elçilik tarafından, MRT İcra Müdürü Boris Stavrov’a gönderdiği yazılı açıklamada şunlar belirtiliyor: “Çeşitli basın organları PKK/KONGRE-GEL’in Irak’ın kuzeyinden Türkiye’ye karşı düzenli olarak yürüttüğü faaliyetlere atıfta bulunurken, örgüt mensuplarının “terörist” yerine “isyancı” veya “savaşçı” olarak nitelendirmektedir. Batılı haber ajanslarından alıntı yapılırken veya bu konuda haberler hazırlanırken, PKK/KONGRE-GEL teröristlerine bu terimle atıfta bulunmanın, örgütün yürüttüğü propaganda faaliyetlerine kanmak ve bunlara alet olmak anlamına geldiği dikkattinize getirmek isteri.

Açıklamada, çeşitli medyaların, Türkiye’nin terörizmle mücadelesine ilişkin haberleri aktarma tarzında diğer bazı hatalar da bulunduğunun altı çizilmektedir. Müdürün adresine göderilen yazıda “birçok medya organının, Türküye Büyük Millet Meclisin’ce 17 Ekim tarihinde kabul edilen tezkerenin sebepleri ve terçrist örgütün Irak’ın kuzeyindeki faaliyeleri hakkında bilgi sahibi olmadığı anlaşılmaktadır” sözlerine yer verilmektedir.

Yazılı açıklamada PKK, 1978 yılında kurulan ve 1984 yılından itibaren terörist faaliyetlerine başlamış olan, Türkiye’nin parçalanması süretiyle Marksist – Leminist bir Kürt devleti kurmayı amaçlayan bir terör örgütü oladuğu hatırlanmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti Üsküp Büyükelçiliği yazısında “bu tür propagandalara kulak vermeyeceğinizi ve bu konudaki gelişmeleri aktardığınızda yukarıda özetlediğim bilgilere ve esasen uluslararası toplum ve çeşitli hükümetlerce tereddütsüz kabul gören gerçeklere özel bir dikkat göstereceğinizi umuyorum” sözleri yer almaktadır.

Wednesday 21 November 2007

ANNA FRANK’IN AĞACI BİR KEZ DAHA KURTULDU

‘Hatıra Defterı’ ile kuşaklar boyu umudun simgesi olan Anna Frank’ın Amsterdam’daki evinin önünde bulunan kestane ağacı bir kez da kesilmekten kurtuldu.

Amsterdam kent yönetimi Mart ayında 150 yıllık ağacın, çürüdüğü ve kamu açısından tehlike oluşturduğu gerekçesiyle kesilmesini kararlaştırmıştı. Ekim ayında Anna Frank’ın kestane ağacının kesilme kararı ertelenmiş, ancak geçen hafta, Amsterdam kenti yönetimi ağacın bu sabah kesilmesi kararı çıkarmıştı.

Çeşitli doğa koruma grupları kestane ağacını kurtarmak için mahkemeye başvurdular.

Talebi inceleyen Yargıç Jurjen Bade, dün, ağacın âcil tehlike oluşturmadığına karar verdi ve ağacın kesilmesinden farklı seçeneklerin araştırılmasını istedi.

ÖZGÜRLÜK SİMGESİ

Kesilmesi büyük tartışmalar yaratan kestane ağacı, 2. Dünya Savaşı sırasında, kanal kıyısındaki bir deponun çatı katında Nazilerden saklanan Yahudi ailenin kızı Anna Frank için bir umut simgesi olmuştu.

1944 Ağustos’unda tutuklanıncaya dek 25 ay süreyle evden çıkmayan ve anılarını ‘Hatıra Defteri’ne yazan Anna Frank’ın, çatı katından, kanal kenarındaki kestane ağacını seyrettiği pencere, karartılmamış tek pencereydi.

Tuesday 20 November 2007

DUR SAKIN YEME!

Medeniyetler ittifakı, kültürler arası diyalog iyi hoş ama gel de tuvalette yemek yeme modasını içselleştir. Yok biz almayalım, alana da mani olmayalım.

İlk haber 2004’de Tayvan’dan geldi. Taipei’de bir işletmeci, modern tuvalet adlı bir restaurant açmış, müşterilerine klozet üzerinde yemek sunuyordu.

Değişik, ilginç ama gelip geçici sanılan bu trend tuttu. Tayvan'da tuvalet lokantalarının sayısı 12'ye ulaştı, Çin’de de aynı konseptte bir lokanta açıldı.

Bu lokantalarda sandalye yok, müşteriler klozetlere oturuyor. Lavabo biçimindeki masalarda, klozet, küvet ya da lavabo biçiminde kaplarda sunulan yemeklerden yiyor. Üstüne de dondurma... Ama ne dondurma. Basbayağı insan dışkısı biçiminde çikolatalı dondurma…

Restaurant işletmecilerinin verdiği bilgiye göre müşterileri arasında 15-35 yaş grubu ağırlıklı. Yalnızca turistler değil, üniversite öğrencileri ve çocuklu aileler de bu mekanları çok seviyor.


İddiaya göre çocuklar evlerinde yemeyi reddettikleri yemekleri, klozete oturunca hapur hupur yiyor.

ÖRÜMCEK ADAM, ÇİN DAĞINA ÇIPLAK ELLE TIRMANDI

“Örümcek adam” lakaplı Fransız Alain Robert, Çin’in Hunan eyaletindeki Tianmen Dağı’na donanımsız olarak çıplak elle tırmandı.

Şanghay’daki en yüksek gökdelene bir süre önce izinsiz tırmandığı için Çin’e girişi yasaklanan Alain Robert’in dünkü denemesi kalabalık bir kitle tarafından izlendi ve televizyondan canlı yayınlandı.

Yerel yetkililer, Fransız serüvenciyi bölgeye turist çekmek amacıyla Cangjiajie Orman Parkı’ndaki dağa davet etti.

Alain Robert, daha önce Associated Press ajansına verdiği demeçte, 1518 metrelik dağa tırmanma izni almak için yedi farklı resmi organı ikna etmesinin iki ay sürdüğünü söylemişti.

Kendisini “şehir tırmanıcısı” olarak niteleyen 45 yaşındaki Robert, daha önce Tayvan’daki Taipei 101, Hong Kong’daki Uzak Doğu Finans Merkezi, Malezya’daki Petronas İkizleri, Paris’teki Eyfel Kulesi ve New York’taki Empire State binası gibi gökdelenlere araç-gereçsiz tırmanmıştı.


Monday 19 November 2007

ATATÜRK REKLAMI VE MAKEDONYA’DA TÜRK MEDYASI

Türkiye İş Bankası, Atatürk'ü ölümünün 69. yıldönümünde bir reklam filmiyle andı.

Filmde gül bahçesinde Atatürk ile bir çocuk arasında geçen diyalog yansıtılıyor. Filmden esinlenerek şu anda kapanmak üzere bulunan Makedonya Radyo Televizyonu Türkçe Programı çalışanlarının ve seyircileri arasında geçen hayali bir diyalogu yansıtmak istedim.

Filmde, Makedonya’da Makedonya Radyo Televizyonu (MRT) Türkçe Programları ve seyirciler arasında geçen diyalog yansıtılıyor. Filmde, MRT Türkçe Programı çalışanlarının ellerine gül dikeni batıyor. (Türkçe programı kapanıyor. 24 çalışandan işte sadece ve sadece dört kişi kalacak. Programlarda büyük ihitimalle 2.5 saaten 10 dakikaya düşecek. Gül dikeninin batacağı 6 ay önce biliniyordu).

Seyirciler de ‘Sizlerin eline diken batar mı (programlar kapanabilir mi?)’ diye soruyor.

Çalışanlar da seyircilere şöyle diyor: “Bu programları hazırlarken canımız yanabilir. ‘Programlar kapsamında güzel yayınlar yok diyen olabilir. Biz kendimize şunu sormak zorundayız: “İşe gelirken seyredilen, reyting alan program yapmak istiyor muyuz? Çok istiyorsak, söylenenler umurumuzda olmayacak. Tek isteğimiz…en iyi programlar hazırlamak…”


Konuşmanın sonunda çalışanlar seyircilere “Anladınız mı? diye soruyor. “Anladık” yanıtını alan çalışanlar, “Aferin size. Uzatın şu uzaktan kumandayı, şimdi, saat 17.30, “en çok seyredilen, tarafsız, doğru, dengeli, cesur ve çağdaş ana haber bülteni başlıyor” şeklinde cevap veriyor.

KEDİLERE, TAVŞAN ANNE

Veteriner Melanie Humble'ın, kedisi Ellie, ilgi gösterir diye eve getirdiği kedi yavrularına hiç beklenmedik bir şekilde tavşanı sahip çıktı.

İşyerinde bırakmaya gönlü elvermediği için eve getirdiği sadece 5 haftalık kedi yavrularına, kedisi Ellie, dönüp bakmadı bile. Ancak evdeki tavşanı Summer, 5 aylık olmasına karşın, onlara anneliğe soyundu ve minik kedilerin kendisine sokulmasına hiç ses çıkarmadı. Veteriner Humble, "Sanırım, kediler onu annesi zannediyor. Summer, büyük ve şişman bir tavşan. Sadece orada durup, yavru kedilerin üzerine tırmanmasına hiç ses çıkarmıyor. Onları öyle görmek ilginç ve mutluluk verici" dedi.

Annelerini kaybettikten sonra Aberdeen'de çalıştığı yere getirilen yavru kedilerin çok küçük ve savunmasız olduklarını, bu hale gelmeleri için özel bir bakım uyguladığını belirten Melanie'nin "Şimdi ben nereye gitsem onlar da peşimden geliyor. Bu çok eğlenceli" diyor.

Sunday 18 November 2007

DEDİKODU GERÇEKLERDEN DAHA İNANDIRICI

ABD Ulusal Bilimler Akademisinin yayın organında yer alan bir araştırmaya göre dedikodu, gerçeklerden daha güçlü etkiye sahip.

Çoğu Alman bir grup araştırmacı, çalışmalarının sonuçlarını yayımladı. Buna göre insanlar, başka insanlar hakkındaki görüşlerinde kendi gözleriyle gördüklerinden çok dedikoduya inanıyor.

Araştırmacılar, birbirleriyle eş ya da rakip olan 126 öğrenciye bir video oyunu oynattı. Oyuna katılan her öğrenci için bir zarfa 10 Euro koyuldu ve bu parayı oyunun her safhasında eşlerine dağıtmaları istendi.

Oyun oynanırken, katılımcılara, diğer oyuncuların, başta cömertlikleriyle ilgili olmak üzere bir önceki turdaki davranışlarına ilişkin notlar dağıtılmaya başladı. Oyundaki eşleri hakkında olumlu şeyler okuyan öğrencilerin de hakkında iyi şeyler okuduğu eşlerine para verdiği gözlendi.

Bu kişilere para verirken neye göre seçim yaptıklarının sorulması üzerine de, haklarında duydukları iyi şeylere dayanarak verdiklerini söylediler.

Araştırmacılar, oyunculara oyunun ilk turundan itibaren eşlerinin gerçek davranışlarıyla gördükleri olayların tersine söylentiler içeren bir liste verdiğindeyse öğrencilerin seçimlerinde kendi gözleriyle gördüklerinden daha çok dedikodulara dayanarak seçim yaptığı gözlendi.

Almanya’daki Max-Planck Enstitüsünden Ralf Sommerfeld, “İnsanlar, kendi gözleriyle gördüklerine ters düşse bile dedikodudan daha fazla etkileniyorlar ve dedikoduyu daha güvenilir buluyorlar” dedi.

İDEAL İŞ

Kendinizi evde gibi hissetmek ve aynı zamanda para kazanmak istiyorsunuz. İşte size mükkemel bir iş fırsatı. Kitap oku, TV seyret, kahveni yudumla bir da para kazan. Bir sözle hayatını yaşa. Buda mümkün...

Saturday 17 November 2007

METRODA İLK GÖRÜŞTE AŞIK OLDU, SONRA İZİNİ KAYBETTİ... KIZI, İNTERNETTEKİ KAMPANYA İLE BULDU!

New York metrosunda ilk görüşte aşık olduğu kadını bulabilmek için ortalığı ayağa kaldıran Patrick Moberg (21), Leyla'nın Mecnun'unu, Aslı'nın Kerem'ini ve Jülyet'in Romeo'sunu aratmayacak bir olaya imza attı.

'RÜYALARIMIN KADINI'

Genç bilgisayar programcısı, konuşmaya cesaret edemediği genç kız, trenden inip milyonlar arasında kaybolunca onu sanal alemde bulmaya karar verdi. Kızın resmini kendi web sayfasına çizen Patrick, "Rüyalarımın kadınını bu gece metroda gördüm. Onu bulmak istiyorum. Lütfen yardım edin" diyerek telefon numarası ve email adresini verdi. Olay, bir anda bütün ABD'nin dikkatini çeken kampanyaya dönüştü. Gencin telefonları ardı ardına çalmaya başladı. Ve sonunda aşık olduğu kızın bir arkadaşı kendisine ulaştı. Patrick'i Mecnun'a çeviren kızın bir dergide stajyerlik yapan 22 yaşındaki Avustralya vatandaşı Camille Hayton olduğu ortaya çıktı.

BERABER OLACAKLAR MI?

Bir anda tüm ülkenin ilgi odağı olan iki gencin bir araya gelmesi ABD'de günün konusu oldu. Gazetelere röportajlar veren televizyon programlarına çıkan Camille ve Patrick'in beraber olup olmayacağı ülkede en çok merak edilen konu. Ancak iki genç şu anda tanışma aşamasında olduklarını, ilişkilerinin nasıl devam edeceğinin zamana bağlı olduğunu dile getiriyor.

İTALYAN MAFYASININ 10 EMRİ...

İtalya'da polis, bir mafya patronunun yakalandığı operasyonda Yahudiler'in kutsal kitabı Tevrat'ta yer alan On Emir benzeri bir kurallar listesi ortaya çıkardı. Liste, Sicilya mafyası Cosa Nostra'nın yeni patronu Salvatore Le Piccolo'nun Palermo kenti yakınlarındaki evinde gözaltına alındığı operasyonda bulundu.

Listede mafya üyelerinin polislerle arkadaşlık yapması, randevulara geç kalması ve diğer mafya mensuplarına ait parayı kendisine ayırması yasaklanıyor.
Metinde ailesinde polis ve polis muhbirleri bulunanların mafya üyesi olamayacağı açıkça belirtiliyor.

Liste mafya üyelerinin eşlerine saygılı davranması gerektiğini belirtirken, eşlerin doğum sırasında kocalarından fazla bir destek beklememesi gerekiyor.
Çünkü kurallara göre, mafya üyeleri eşleri doğum yapıyor olsa bile, göreve çağrıldıkları zaman gelmek zorunda.

Polis, bu belgenin mafyanın nasıl işlediğine dair fikir verebilceğini söylüyor.
Polisin 20 yıldan bu yana aradığı Salvatore Piccolon'nun yakalandığı operasyonda ele geçen şifreli belgeler arasında mafyanın bağlantıları ve hiyerarşisine dair önemli bilgiler de yer aldığı kaydediliyor.

Sicilya mafyası Cosa Nostra'nın on emri şöyle:

* Hiç kimse bir başka 'aile' üyesine kendisine doğrudan tanıtamaz. Bunu üçüncü bir kişinin yapması gerekir.
* Arkadaşların eşlerine kötü gözle bakmayın.
* Hiçbir zaman polisle birlikte görülmeyin.
* Bar ve klüplere gitmeyin.
* Cosa Nostra'nın vereceği görevler için her zaman hazır olun. Eşiniz doğum yapıyor olsa bile.
* Randevularınıza kesinlikle geç kalmayın.
* Eşlerinize saygıyla davranın.
* Bir bilgi sorulduğunda hep doğruyu söyleyin.
* Diğer 'aile' üyelerine, ya da başka 'aileler'e ait parayı kendinize ayırmayın.
* Polis akrabası olanlar, ailesinde hem mafyaya hem de polise çalışanlar, kötü ve ahlaksız davranışlar sergileyenler Cosa Nostra üyesi olamaz.

Thursday 15 November 2007

HAYATIN ACILARI ÜZERİNE

Çağımıza yön veren önemli filozoflardan Arthur Schopenhauer'den hayat üzerine derlediğimiz alıntılar... Olur da işinize yarar dedik.

Schopenhauer diyor ki: "Hayatın birinci yarısı, mutluluğa karşı duyulan yorulmak bilmez bir özlem olduğu halde, ikinci bölümü acı dolu bir korku duygusuyla kaplıdır." Çünkü, mutluluk denilen her şeyin kuruntu olduğu ve acıdan başka gerçeğin bulunmadığı fark edilmiştir artık. Aklı başında insanların, yakıcı zevklerden çok acısız bir hayata yönelmeleri bundan ötürüdür. Gençliğimde, kapımın zilinin her çalınışında, gönlüm sevinçle doluyor ve kendi kendime, "Oh ne iyi! İşte yeni bir olay!" diyordum.

Ama yıllar geçip de, olgunlaştığım zaman, her zil sesinden sonra şöyle düşündüm: "Yine ne var?" İnsan yaşlandıkça, tutkuların ve isteklerin nesnesi farksızlaştıkça; bu isteklerin ve tutkuların bir bir ortadan kayboldukları, duyarlığın güdükleştiği, hayat gücünün
zayıfladığı, görüntülerin solduğu, izlenimlerin etki yapmadan gelip geçtiği, günlerin gittikçe daha hızlı aktığı, olayların önemlerini kaybettiği ve her şeyin renksizleştiği görülür. Günlerin yükü altında sallanarak yürür insan ya da bir köşeye çekilip dinlenir. Geçmiş varlığının gölgesi ya da hayaleti haline girer. Kendinden geçme, sonsuz uyku haline dönüşür bir gün.

(...)
Dante, dile getirdiği cehennemin örneğini ve konusunu, bizim gerçek dünyamızdan başka nerede arayabilirdi? Nitekim, bize çok eksiksiz bir cehennem görüntüsü sundu. Ama cenneti ve cennetin mutlu hayatını dile getirmesi gerektiği zaman, aşılması olanaksız bir güçlükle karşılaştı. Çünkü içinde yaşadığımız şu dünya ile cennet arasında, hiçbir benzerlik yoktu. Cennetteki mutlu hayatı anlatacağı yerde, atalarının, sevgilisi Beatrice'in ve çeşitli ermişlerin verdiği bilgileri iletti bize.

İçinde yaşadığımız dünyanın, ne biçim bir dünya olduğu, böylece açık bir şekilde anlaşılıyor, değil mi ?

(...)
İstemek, temeli bakımından acı çekmektir ve yaşamak, istemekten başka bir şey olmadığına göre, hayatın tümü, özü bakımından acıdan başka bir şey değildir.

İnsan ne kadar yüceyse, acısı da o ölçüde fazladır. İnsanın hayatı, yenileceğinden hiç şüphe etmeksizin, var olmaya çalışmak için harcanmış bir çabadır.

GREV SON ÇARE

Makedonya Radyo Televizyonu sendikası kayıtsız şartsız MRT’nin iki icra müdürünün istifa etmesini istedi.

Sendika greve başladıklarını açıklayarak “bir hafta zarfında icra müdürleri istifa etmezse ve sanasyon programı uygulanması durdurulmazsa grev radikalleşecek ve programlar yayınlanmayacak” şeklinde konuştu.

Makedonya Televizyonu Sendikası kamu servisinin sanasyon programının herhangi bir ayrıntılı analiz yapılmadan hazırlandığını işaret ederek en büyük ihlallerin azınlıkların programlarında ve teknik bölümde yapıldığını vurguladılar.

Sendika Başkanı Lubica Puçareviç, örnek olarak Türkçe Programlarını göstererek “bir düşünün Türk Programı 16 kişiden, yeni sanasyon programı ile sadece dört kişi kalacak, bu sayıyla program yapmak imkansız” diye konuştu. Hatırlanacağı üzere Türkçe programları günde 2.5 saat yayın yapmaktadır.

MRT Sendikası, grev yapmak dışında başka seçeneklerinin kalmadığının altını çizerek kamu servisten Televizyonun yerel bir medyaya dönüştürülmesi istenildiğini vurguladılar. Sendika üyeleri MRT’nin başına işini bilen uzmanların getirilmesini savunarak MRT’nin yeni ve daha fazla kadroya ihtiyacı olduğunu belirttiler.

MRT’den yılın sonuna kadar 339 kişinin işten olması gerekiyor. Sendikanın hesaplarına göre işten atılmalarla MRT ayda 17 bin avro tasaruf edecek. Sendikaya göre bu rakam komik ve bir o kadar da acı verici.

Wednesday 14 November 2007

LIZ'E 23 MİLYON DOLAR

Amerikalı sanatçı Andy Warhol'un sinema oyuncusu Elizabeth Taylor portrelerinden biri, New York'taki açık artırmada 23,7 milyon dolara satıldı.

Liz, Warhol'un tarzının klasik örneklerinden biri... Warhol'un 1963'te tamamladığı Liz adlı eserin alıcısının kimliği açıklanmadı.

Christie's müzayade şirketi, tabloyu İngiliz sinema sanatçısı Hugh Grant'ın satışa sunduğu yolundaki haberleri doğrulamadı.

Hugh Grant'ın bu tabloyu 2001 yılında 15 milyon dolara satın aldığı iddia ediliyordu.

Pop art akımının öncülerinden olan Warhol, 75 yaşındaki İngiliz sanatçı Elizabeth Taylor'ın hastalığı sırasında 12 portresini yapmıştı.

Warhol o dönemdeki bir söyleşisinde "Portrelere o çok hastayken başlamıştım. Herkes ölecek diyordu. Şimdi gözlerine ve dudaklarına parlak renkler sürüyorum" demişti.

1987'de ölen Andy Warhol, benzer tarzda Marilyn Monroe ve Jackie Kennedy'nin de portrelerini yapmıştı.

Sanatçının 1963 tarihli, ters dönmüş yanan bir arabanın resmedildiği "Green Burning Car I'' adlı çalışması Mayıs ayında 71,7 milyon dolara satılmıştı.

Kaynak: www.bbc.co.uk

SATIN ALMA GÜCÜ LİSTESİNDE MAKEDONYA SON SIRALARDA, TÜRKİYE 31.İNCİ

Alman enstütüsü GFK’nın yapış olduğu araştırmaya göre Satın alma gücü listesinde Makedonya 35. sırada bulunuyor. Listede 40 Avrupa ülkesi yer alıyor.

Ortalama satın alma gücü Makedonya’da yıl bazında 2.069 avro, Avrupa’da ise kişi başına ortalama Satın alma gücü 11.998 avrodan oluşuyor.

En zengin ülkeler İsviçre ve Lihtenştayn, satın alma güçleri 27.521 avro, ardından Norveç 24.993 avro, Danimarka 21.521 avro, en fakir ülke ise Moldavya, satın alma güçleri sadece 685 avrodan oluşuyor.



Liste şöyle devam ediyor:

· Yunanistan 18.ci (12.203 avro)

· Slovenya 20.ci (8.851 avro)

· Hrvatistan 29.cu (4.565 avro)

· Sırbistan 30.cu (3.227 avro)

· Türkiye 31.ci (3.128 avro)

· Romanya 32.ci (3.036 avro)

· Bulgaristan 33.cü (2.453 avro)

Satın Alma Gücü Paritesi (SGP) : Ülkeler arasındaki fiyat düzeyi farklılaşmasını ortadan kaldıran para birimi dönüştürme oranıdır. Eldeki toplu bir para parite oranı ile farklı bir para birimine dönüştürüldüğünde, tüm ülkelerde aynı sepetteki mal ve hizmetler satın alınabilir. SGP ülkeler arasındaki fiyat farklılıklarını yok ederek, ulusal para birimlerini birbirlerini dönüştüren orandır.

Monday 12 November 2007

RİHANNA POPCORN "HASTASI"

24 Kasım’da Belgrad’a gelmesi beklenen dünyayı kasıp kavuran müzik yıldızı Rihanna’nın organizatörlerden büyük miktarda patlamış mısır ve meyve suyu talep ettiği açıklandı.

Blic gazetesinin haberine göre Rihanna Yugoslavya’nın başkenti Belgrat’ta düzenleyeceği konser için 100 kg patlamış mısır (popcorn), çeşitli patates cipsi, meyve suları, su ve çay istemiş.

Aynı kaynaklar Rihanna’nın yemek menüsünde gazozlu içecekler ve domuz ettinin olmadığını vurguluyorlar.

Bu yaz neredeyse her köşe başından onun Umbrella şarkısı yükseliyordu. Bu şarkı daha etkisini kaybetmemişken, peşpeşe Shup and Drive, Don’t Stop the Music, Hate That I Love You single’ları yayına girdi. Tam adı Robyn Rihanna Fenty. 1988 Barbados doğumlu, yani henüz 19 yaşında.

Zulasında şimdiden 3 albüm, pek çok liste birinciliği, milyonlarca albüm satışı biriktirdi. En son MTV Müzik Ödülleri’nde Yılın Single’ı ve şarkısı ödüllerini cebe indirdi.

İnternet sitesinde son albümü Good Girl Gone Bad’in Avrupa turnesi kapsamında 24 Kasım’da İstanbul’da olacağı anons edilmişti.

Sunday 11 November 2007

SİLAHLI, BALTALI KAHRAMANLAR

Makedonya’da şu anda en riskli mesleklerden bir Elektrik İktisadisi şirketinde tahsildar olarak çalışmak. Hayatınız tehlikede bulunuyor. Görevinizi yerine getirirken her an ölümle karşı karşıya gelebilirsiniz.

Son dönemde Makedonya Elektrik İktisadisi Şirketi adına yıllardır elektrik hesaplarını ödemeyenlerin elektrik şebekesinden ihraç işlemi yapılıyor. Bunu yapan görevliler ise silah yada baltalı saldırılara maruz kalıyorlar.

Elektirik İktisadisi şirketine borçları olan vatandaşlar, hem suçlu hem de güçlü duruma düşüyorlar.

Bu örnekler sadece Makedonya’da adalet sisteminin ne kadar işlediğini ve hukukun üstünlüğüne ne kadar saygı gösterildiğini ifade ediyor.

Bir taraftan, tüm ekonomik sıkıntılara rağmen hesaplarını zamanında ödeyenler vatandaşlar, diğer yandan da silah, bıçak ve baltalar aracılığıyla elektriği parasız kullanmak isteyen bir kısım “silahlı, baltalı kahramanlar”.

Saturday 10 November 2007

ATATÜRK ŞÜKRAN, GURUR VE ÖZLEMLE ANILDI

Asrın ozanı Aşık Mahsuni Şerif'in yazdığı “Sarı Saçlım Mavi Gözlüm” türküsü ile Çağdaş Türkiye’nin yaratıcısı Mustafa Kemal Atatürk 69.cu ölüm yıldönümünde şükran, gurur ve özlemle anıldı. Türk Hareket Partisi Gençlik kolunun düzenlediği tören bir dakikalık saygı duruşu ve istiklal marşın okunmasıyla başladı.





Thursday 8 November 2007

MAKEDONYA'DAN PEKİN'E, TEKERLEKLİ SANDALYEDE

Bir eylemci, tekerlekli sandalyeyle Makedonya'dan yapacağı bir yıllık yardım amaçlı yolculuk sonunda 2008 Yaz Olimpiyatları için Pekin'e varmayı planlıyor.

Mile Stoykovski, tekerlekli sandalyeyle 31 ülkede 15 bin kilometre yol yapmaya kalkışan ilk insan. Amacıysa, Yaz Olimpiyatları için 8 Ağustos'ta Pekin'e ulaşmak.

Bugüne kadar Suriye'ye ulaşan ve Ürdün'e gitmekte olan Stoykovski'nin sağlık durumu iyi ve hedefine ulaşmak üzere.

Stoykovski'nin insani yardım yolculuğu, 3 Ağustos'ta Üsküp'ün Şehir Meydanı'ndaki Rahibe Teresa Anıtı'nda düzenlenen uğurlama töreniyle başladı.

Stoykovski, Makedonya'da özel ihtiyaçları olan kişiler hakkında halkı bilinçlendirmek, sponsor bulmak ve bu insanlara yardım etmek için para toplamayı amaçlıyor.

Başlıca hedefiyse fiziksel engelli insanların ülke çapında tanınması ve onların topluma daha iyi şekilde kazandırılmasını sağlamak.

Eylemci, Prilep merkezli bir insani yardım örgütü olan Venera'nın işbirliğiyle, engelliler için bir yardım fonu oluşturmaya çalışacak. Bu fon da, engellilerin ihtiyaçlarını karşılayan ve zamanla bu insanları topluma kazandırmada bir araç olarak kullanılacak tesislerin inşa edilmesini başlatmakta kullanılacak.

Her 100 km'de barışı vurgulamak için bir ağaç dikmeyi planlayan Stoykovski, "İnsanlara bir barış mesajı göndermek istiyorum." dedi.

Eylemci, 15 kişilik bir ekiple Irak ve Afganistan'da savaştan yıkıma uğramış bölgelerden geçecek.

Bir televizyon ekibi, belgesel haline getirmek için yolculuğu filme çekiyor. 2007-2008 Pekin gezisi Stoykovski'nin ilk Olimpik meydan okuması değil. 2004 yılında, yine tekerlekli sandalyede, Yaz Oyunları için Prilep'ten Atina'ya gitmişti.

RECEP AKDAĞ: KALİTELİ VE ÜSTÜN HİZMET İÇİN TÜRKİYE’YE SEÇİN

Türkiye ile Makedonya arasında 'Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanında İşbirliği Anlaşması'nı imzalamak ve bazı sağlık kuruluşlarında incelemelerde bulunmak için Makedonya'ya gelen Sağlık Bakanı Recep Akdağ düzenlediği basın toplantısında “Makedonya vatandaşları yurtdışında muayene edilmeleri kararını aldıklarında Türkiye’yi seçmelerini tavsiye ediyorum. Türkiye sağlık alanında hastalara daha kaliteli ve üstün hizmet sağlıyor. Sağlık hizmetleri de daha ucuz” şeklinde konuştu.

Makedonya Sağlık Bakanı İmer Salmani'yle, iki ülke arasındaki personel değişimi, bilgi ve deneyim alışverişi ile ortak bilimsel faaliyetler gerçekleştirilmesini öngören, 'Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanında İşbirliği Anlaşması'nı imzalayan Akdağ, buradaki Türk topluluğu temsilcileriyle de bi araya geldi.

Öte yandan imzalanan protokol ile ilgili görüşlerini dile getiren Makedonya Sağlık Bakanı İmer Selmani imzalanan anlaşmayla sağlık alanında yeni bir işbirliği sayfasını açtıklarını bu ise ilerideki işbirliği için kilit bir nokta oluşturduğunun altını çizdi.

Wednesday 7 November 2007

MAKEDONYA’DA SİLAHLAR YİNE KONUŞTU

Polisin Şar Dağında’ki köylerde silahlı bir grupa karşı başlattığı operasyonda 6 kişi öldü, 12 kişi ise tutuklandı.

Sabah saatlerinde başlayan ve “Dağ fırtınası” adı verilen operasyonda bir kaç ay önce Kosova’nın Dubrava ceza evinden kaçan Ramadan Şiiti ve Nazi lakabiyla bilinen Lirim Yakupi’nin yakanlanmasının amaçlanıyor. Polis kaynaklarından alınan haberlere göre Ramadan Şiiti, sağ olarak polisin eline geçmemesi için elindeki bombayı patlatmış.

Bu silahlı grubun aylarıdır bu bölgelerde saklandığı biliniyordu. Brodets köyündeki bir evden polise ateş açıldığı da bildiriliyor. Makedonya ve Kosova’nın Arnavutça yayın yapan medyası yaralılardan söz ediyor. İçişleri Bakanlığı polis güçlerinden ölen yada yaralanan olmadığını açıkladı.

Operayona polis helikopterin katıldığı ve polisin Şar Dağındaki tüm köylerde giriş ve çıkış yollarını kapattığı öğreniliyor. KFOR bu operasyonun başlamasından sonra Makedonya’yla sınır kontrolünü göçlendirdi. KFOR’un Amerikan generali Con Davoren Kosova’daki Amerikan güçlerin seferbirlik durumunu artırdığı ve bu çatışmaların Kosova’ya sıçramasına izin vermeyeceğini söyledi.

Geçenlerde Makedonya ve Kosova emniyet müdürleri Kosova'nın nihai statüsünü belirleme amaçlı çabaların yol açtığı gergin ortamdan faydalanmaya çalışan suç çetelerine karşı çabaları hızlandırmaya karar verdiler.

ULUSLARARASI BALKAN ÜNİVERSİTESİ TÖRENLE AÇILDI

Tarihi bir binada ve çok sayıda Türkiyeli konuğun katıldığı törenle Üsküp’te Uluslararası Balkan Üniversitesinin resmi açılışı yapıldı.

Üniversite rektörü Mehmet Zelka, ülkemizde kaliteli eğitimin gelişmesi ve rekabetin artması konusunda üniversitenin çok önemli olduğunun altını çizdi.

Haberin ayrıntılarını izlemek için videoya tıklayın


Monday 5 November 2007

95 YAŞINDA İNTERNET YILDIZI OLDU

İnternet ve doğum günü için kendisine blog hediye eden yeğeni sayesinde İspanyalı 95 yaşındaki Mariya Ameliya Lopez, net dünyasında yıldız oldu.

Birkaç aydır hatıralarını, dünyada gelişen aktüel olaylar hakkındaki düşüncelerini ve yorumlarını paylaşan nine internette sörf yapanların ilgisini çekti.

Aralarında İspanya Cunhurbaşkanı Hoze Luiz Rodrigez Sapatero’nun da bulunduğu Nine’nin şu anda tüm dünyadan 60 bin sadık ve vefalı daimi okuyucusu var.

Nine, basına yaptığı açıklamada “Yaşlı kadınlara artık kimse ilgi göstermiyor. Bizi sevenlerin sayısı çok az. Ancak, internet beni sürprizlerle karşılaştırdı.

Genç çocuklar kendi hayatlarını anlatarak benden nasihatlar istiyorlar”şeklinde konuştu.

İddialı bir şekilde kendisini dünyanın en iyi bloger olduğunu iddia eden Nine, internetin ona yeni bir hayat hediye ettiğinin altını çizerek “Brezilya, Rusya ve Japonya gibi uzak ülkelerden mesajlar alıyorum” diye konuştu.

Sunday 4 November 2007

TUTANKAMON'NUN YÜZÜ CANLANDIRILDI

Eski Mısır firavunlarından Tutankamon’un mumyası tomografi ile taranarak yüzü bilgisayarda yeniden yapılandırıldı.

Tutankamon’un bilgisayarda yaratılan resmi, firavunun Eski Mısırlı ressamlar tarafından yapılan portrelerine şaşırtıcı bir benzerlik gösteriyor. Eski Mısır’da bebek yüzlü olarak resmedilen firavunun robot resmi de ergenlik çağında bir genci andırıyor. Tutankamon 18 yaşında nedeni belirlenemeyen bir şekilde ölmüştü.

BEBEK YÜZLÜ FİRAVUN Bilgisayarda oluşturulan resim ile 1922 yılında İngiliz antropolog Howard Carter’ın firavunun mezarında bulduğu altın heykel arasındaki ciddi benzerlik bilim insanlarını şaşırttı. Uzmanlar bunu Eski Mısır’da resim sanatının son derece ilerlemiş olmasına bağlıyor.

Bilgisayar resminde, Tutankamon sakalsız yüzü, yumuşak hatları, küçük çenesi ve çocuksu görüntüsüyle dikkat çekiyor. Tutankamon göz kalemiyle yüz hatlarını güçlendirmek makyaj yapıyordu. Tutankamon’un güçlü ve uzun üst dudağı, firavun hanedanının kalıtsal bir özelliği olarak kabul ediliyor.

1.700 ADET RESİM ÇIKARILDI Fransız, Mısırlı ve ABD’li bilim insanlarının katıldığı çalışmada, 3 bin 300 yıl önce yaşamış olan firavunun tomografiden elde edilen bin 700 adet görüntüsü harmanlandı. Mısır Antik Tarih Konseyi Zahi Havas, elde edilen nihai fotoğrafın Tutankamon’un Güneş Tanrısı olarak resmedildiği rölyeflerdeki portrelerine benzediği belirtti. Firavun Tutankamon’un öldüğü sırada sağlıklı olduğu ve 1.68 m boyunda olduğu belirtildi.

ÖLÜMÜ SIR PERDESİ Tutankamon’un bedeninin 1968’de röntgeni çekilmiş ve kafatasında bir çatlak tespit edilmişti. Bu bulgu firavunun başına vurularak öldürüldüğü şeklinde yorumlanmıştı. Tutankamon’un, kendisinden önceki firavunun lağvettiği çoktanrılılığı geri getirmeye çalıştığı için öldürüldüğü sanılıyor. Bir diğer açıklama da, genç firavunun kendinden sonra başa geçen başkumandanı Ay tarafından öldürüldüğünü ileri sürüyor.

"Dünya için üretiyoruz..."